| Irk Başvuruları | |
|
+34Jessica E. Wei Armistead Ophelia M. Rin Armistead Merceau Le Jeune Annette L'Ombre Josephine Le Jeune Rain C. Boradinskiy Marcus Le Jeune Carol Hunt Este Pennate Armistead Etáin Regan Darius Le Jeune Gerrard Maxwell Isaac Adney Maxwell Lucas Maxwell Ksenija Czekaj Ella Maxwell Minami Maxwell Searlus Armistead James C Maxwell Kubrak Aeris Beatrice Le Jeune Mika D. O'Keefe Leartes Roubanis Emilian Armistead Mystro Armistead Ojufemi d'Estaign Sona Rachel Maxwell Eliana Katniss Maxwell Lianna M. Burton Yoru Chou Ashworth Mystee Le Jeune Clara D'esmaris Alexander C. Le Jeune Haberci Ruh 38 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
Etáin Regan NihilMinoveil
Mesaj Sayısı : 54 Kayıt tarihi : 23/02/10
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Salı Şub. 23, 2010 12:24 pm | |
| Karakter İsmi: Etáin Regan Irkı: Minoveil Örnek Rp: Şu anda üşeniyorum rp koymaya diğer rplerimi gene göstereceğim örnek diye *-* | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Salı Şub. 23, 2010 2:47 pm | |
| Etáin Regan onaylandı. Miyavi Le Jeune mazeret belirtildi. | |
|
| |
Este Pennate Armistead Minoveil
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 23/02/10 Yaş : 30 Anavatanı : İtalyan
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Salı Şub. 23, 2010 2:53 pm | |
| Karakter İsmi: Este Pennate Armistead Irkı: Minoveil Örnek Rp: Yollandı. !Not! Özel karakterlere başvuracağım.. | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Salı Şub. 23, 2010 3:08 pm | |
| | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Salı Şub. 23, 2010 3:41 pm | |
| | |
|
| |
Carol Hunt Melez
Mesaj Sayısı : 57 Kayıt tarihi : 22/02/10 Anavatanı : Safkan İngiliz
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Salı Şub. 23, 2010 6:05 pm | |
| Karakter İsmi: Carol Hunt Irkı: Melez Örnek RP: Hmmm... Buna lüzum görsem mi? | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Salı Şub. 23, 2010 8:07 pm | |
| | |
|
| |
Marcus Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 83 Kayıt tarihi : 24/02/10
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Çarş. Şub. 24, 2010 8:47 pm | |
| Karakter İsmi:Marcus Anatoli Le Jeune Irkı:Dealota Örnek RP:Beatrice'in rplerine bakılabilir | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Perş. Şub. 25, 2010 11:39 am | |
| | |
|
| |
Rain C. Boradinskiy Dealota
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 24/02/10
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Perş. Şub. 25, 2010 3:05 pm | |
| Karakter İsmi: Rain Chatsis Boradinskiy Irkı: Dealota Örnek RP: Hmmm... Buna lüzum görsem mi? | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Perş. Şub. 25, 2010 3:09 pm | |
| | |
|
| |
Josephine Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 9 Kayıt tarihi : 25/02/10
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Perş. Şub. 25, 2010 9:01 pm | |
| Karakter İsmi: Josephine Le Jeune Irkı: Deolata Örnek RP: Gönderildi.. | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Perş. Şub. 25, 2010 9:04 pm | |
| | |
|
| |
Annette L'Ombre NihilMinoveil
Mesaj Sayısı : 23 Kayıt tarihi : 25/02/10
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Cuma Şub. 26, 2010 4:06 pm | |
| Karakter İsmi: Annette L'Ombre Irkı: Nihilminoveil Örnek RP: Adalet ve Uçan Payandalar başlığı ve Armistead Görev 1 | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Cuma Şub. 26, 2010 4:19 pm | |
| | |
|
| |
Merceau Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 5 Kayıt tarihi : 26/02/10 Yaş : 35 Anavatanı : Le Jeune/ Fransiz
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Cuma Şub. 26, 2010 7:24 pm | |
| Karakter İsmi: Merceau Le Jeune Irkı: Dealota Örnek RP:
Herseyin degistigini anlamam cok kisa surmemisti. Soyumun oyuncak yaptigini bildigim ve bu oyuncaklarin cocuksu oldugunu dusundugum halde cizim bebegimi bir anlik ofke ile kirdigim icin pismandim. Eskiden benim icin gereksiz bir BJD idi. Japonya'da yaptigim kisa bir tatilde eski sevgilim Lona ile gezdigimiz pahali bir oyuncakci rafinda oylece durup camdan gozlerini adeta bana dikmisti bu bebek. Sari bukleli perugu ile ayni bir Fransiz asilzadesine benziyordu bu kucuk leydi. Ayrica satan adam ustune cok da guzel elbiseler dikmisti. Genelde sacsiz, gozsuz ve giysisiz satilan ama yine de pahali olan BJD'ler cizimlerimde isime yarayabilirdi. O nedenle fazladan para odeyip uc tane giysili, peruklu ve gozlu BJD satin aldim. Lona'ya ise beni sonsuza kadar hatirlasin diye birini verdim. Bana kalan biri erkek biri kiz olan BJD'leri ise evime doner donmez pozisyonlara sokup karsilarina oturdum ve onlari cizmeye basladim. Sari bukleli bebegimi sonsuza kadar saklayacagima kendime yemin etmistim... Ona Vampirle Gorusme adli filmdeki kizin adi olan Claudia ismini vermistim. Cunku Claudia'm bana onu animsatiyordu. Fakat gecen gun Lona'nin beni aldattigini ogrendigimde Claudia'yi ve onun kucuk arkadasini unutmak istedim ve bebekleri tas duvara firlatip kirdim. Odayi temizlerken geride kucucuk birsey unutmustum... Claudia'nin perugundan bir tutam...
Yatagimda uzanmis bir dergi okurken derginin elimden kayip yere dusmesi nedeniyle yere egildim ve elimi yerde surtup dergiyi ararken elime sacimsi birsey carpti. Yerden alip yukari cektigimde bunun Claudia'nin altin bir buklesi oldugunu gordum. Kalbimde hissettigim bosluk, bir tokat gibi yuzume vurulmus aci gercek ile birlesince gozyaslarima hakim olamadim. Neydim ben? Soyumdan biri gibi olup oyuncaklari cocuksu bulsam ne olurdu sanki? Claudia icin aglayacak kadar toy muydum? Ah kimi kandiriyorum? Claudia sadece basit bir bebek degildi benim icin. O benim icin bir arkadasti adeta. Cizimlerimde hep ondan bir parca olmustu, vardi ve olacakti. Ayrica Japonya'ya tekrar gidersem o magazadan ayni surat, fizikte bir baska BJD satin alacagim. Tabii o magazanin onunden gecerken goz yaslarina bogulup caymazsam... Ayrica Lona'yi unutursam iyi olacak cunku onun artik bir esi ve kucuk bir de kizi var. Adi ise Claudia... Sari saclari ve mavi gozleri var. Nereden mi biliyorum? Cunku hala platonik bir bicimde onu seviyorum ve her gun internetten onu takip ediyorum. Bir gun yakalanacagima eminim ama kime ne? Zaten hastaliklarin en beterine yakalanmisim ya bir kere... Aska yakalanmisim ya... | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Cuma Şub. 26, 2010 9:40 pm | |
| | |
|
| |
Ophelia M. Rin Armistead Minoveil
Mesaj Sayısı : 18 Kayıt tarihi : 22/02/10 Yaş : 31 Anavatanı : Japanese-British
| Konu: Geri: Irk Başvuruları C.tesi Şub. 27, 2010 3:25 pm | |
| Karakter İsmi:Ophelia Maribell Rin Winstead Irkı:Minoveil Örnek RP:Gönderildi. | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları C.tesi Şub. 27, 2010 4:00 pm | |
| Onaylandı. Ancak bir minoveilseniz armistead veya maxwell tarikatına üye olmanız gerekir. Soyisminizi istediğiniz tarikata göre değiştirebilirsiniz. | |
|
| |
Jessica E. Wei Armistead Minoveil
Mesaj Sayısı : 35 Kayıt tarihi : 27/02/10 Anavatanı : Chinese-British
| Konu: Geri: Irk Başvuruları C.tesi Şub. 27, 2010 7:05 pm | |
| Karakter İsmi: Jessica E. Wei Ikeuchi Irkı: Minoveil Örnek Rp: Gönderildi. | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları C.tesi Şub. 27, 2010 7:26 pm | |
| Bir minoveilseniz soyisminiz iki minoveil tarikatının isminden biri olmalı. Tarikatlar hakkında bilgiyi rehberlerden bulabilirsiniz. Onaylandı. | |
|
| |
Esther de Aurilla Dealota
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 28/03/10 Yaş : 28 Anavatanı : İngiliz
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Çarş. Mart 31, 2010 3:26 pm | |
| Karakter İsmi: Esther de Aurilla Irkı: Dealota Örnek RP: Önceki karakterlerimdeki rpmi öne sürüyorum... | |
|
| |
Haberci Ruh Oyun Yöneticisi
Mesaj Sayısı : 246 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Mehventep
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Çarş. Mart 31, 2010 4:04 pm | |
| | |
|
| |
Freja Maxwell Minoveil
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 11/04/10
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Paz Nis. 11, 2010 10:22 pm | |
| Karakter İsmi: Freja Maquéx Irkı: Minoviel Örnek RP: - Spoiler:
Sonun başlangıcı.
Hayatım sona ermişti artık.Her şeyimi kaybetmiştim.Yanlızdım artık.Onu kaybetmiştim.Çaresiz ve bitap düşmüştüm.Bunun farkındaydı herkes.Artık bir ölüden farkım yoktu.Yemek yemiyor,konuşmuyor ve pencerenin önünden kalkmıyordum.Belki gelir diye.Ama o gelmiyordu.Bekliyordum.Bir an bile o pencerenin önünden ayrılmadan bekliyordum.Beni bir an bile yalnız bırakmıyacağını biliyordum.İçimdeki umut ışığı sönmüyordu.Sönmeyecekti de. Ben onu kaybedemezdim. Onsuz yaşayamazken onun yokluğuna nasıl dayanırdım. O benim şu dünyada sahip olduğum tek varlıktı. Çevremdeki insanlar artık bana umutsuz gözüyle bakıyordu. Bunu fark ediyordum. Benden artık uzaklaşmaya başlamışlardı.
2 gün önce
Herşey bugün başlamıştı.O gün sabah evden erken çıkmıştım. İçimdeki ses Bir şey olacağının habercisiydi sanki. Ama bunu kimseye belli etmemiştim. Belki de bu yüzden herşeyin sorumlusu bendim. Elimden bir şey gelmemişti. Gelememişti. Hava o gün aşırı derecede kasvetliydi. Sanki kara bulutlar sadece benim üstümdeydi. Sadece benim ailemin üstündeydi. Korkuyordum ama belli edemiyordum. Belki de sadece bir histi. Gelip geçici olduğunu düşünmüştüm.Havanın iç karartan kasveti yetmezmiş gibi bir yandan da yağmur yağıyordu. Kesilmeyecekcesine daha da hızlaranara yağıyordu.Bitmeyekti bugün sanki. Sanki sonsuza kadar bugünü yaşayacaktım.
Gece yarısına doğruydu sanırım. Tam olarak hatırlayamıyorum. Pencerenin önünde oturmuş onu bekliyordum. Saatin epey bir geç olamasına rağmen gelmemişti.Telaşlanıyordum. Ateşim yükseliyordu sanki. Berbat bir günün ardından onun eve daha gelmemiş olması içimdeki korkuyu daha da körüklüyordu. Kapının çalmasıyla irkildim. Onun arabasını görmemiştim. Hem o gelse gelmeden önce arardı. Ama bu sefer arayan olmamıştı. Korktum.Koşar adımlarla kapıyı açmaya gittim. Kapının yanına gittiğimde kapının hemen yanında duran aynaya baktım.Biraz solgun görünüyordum ama olsun. O beni her halimle sevmişti. Kapıyı büyük bir sevinçle açtım.
Karşımda gördüğüm benim aşkım değildi.Başka biriydi. İçimi garip bir his kaplamaya başlamıştı. Ne oluyordu benim sevgilim neredeydi. Karşımda iki tane üniformalı adam duruyordu. Adamlar ciddi bir surat ifadesi içindeydiler. Bu beni daha da korkutmuştu. Neler oluyordu. Adamlardan biri daha fazla beklemeden hemen konuşmaya başladı.
-'Merhaba bayan.Acaba siz Bay Clark'ın eşi misiniz?'dedi. Ne tepki vereceğimi şaşırmıştım.Ne demeliydim acaba.
-'Evet benim. Ne oldu acaba. Kocam nerede?'
-'Bayan çok üzgünüm ama size söylememiz gereken Bir şey var.' Adamlar konuştukça ben heyecanlanıyordum. İçimdeki korku büyüyordu. İçime sığmayacak bir hal alıyordu.
-'Ne söyleyeceksiniz.Burada tam olarak neler dönüyor anlamış değilim.' Adamlardan iri olan söze atladı hemen.
-'Sizden metanetinizi korumanızı istiyorum.Eşiniz bir trafik kazası geçirdi.Ve maalesef hayatını kaybetti.' Adamın söylediklerini tam olarak kavrayamamıştım.Benim kocam ölmüş olamazdı. Bu mümkün değildi. Böyle bir şey olamazdı. Gerçek değildi bu. Sadece gördüğüm bir rüyaydı.Birazdan uyanacaktım ve bitecekti. Gene normal yaşantıma dönecektim.
Ama olmadı. Gözlerimi hızlı bir şekilde kapatım açtım. Karşımda duran adamlar gerçekti. Ama söyledikleri gerçek olamazdı. Adamlar birşeyler konuşuyordu. Bana bir şey demeye çalışıyordular. Ama duyamıyordum. Sadece beynimde uğuldayan sesler vardı. Herşey kararmaya başlamıştı. Göremiyordum artık. Gözlerime bir perde inmişcesine ayakta durmaya çalışıyordum. Daha fazla dayanamadım.
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Çevremde tanıdığım herkes toplanmış bana bakıyordu. Gerçekten günün bu kadar kötü olacağını tahmin etmemiştim. Hayatımın bittiği gün olduğunu düşünüyordum.Ama bir şekilde dayanmalıydım. Onun için dayanmalıydım.
2 gün sonra.
Herşeyin koca bir yalan olmasını beklerken pencerenin önünde oturuyordum. Onun için dayanıyordum. İçimdeydi ve ondan vazgeçmeyecektim. Zaten vazgeçemezdim de. O bana sevdiğim adamdan kalan tek şeydi. Her zaman isteyip de sahip olamadığımız varlıktı. Keşke diyordum keşke daha erken olsaydı. Keşke o da varlığını hissedebilseydi. Ama belki de hissediyordu. Gökyüzünde diğer meleklerin arasındaydı. Öyle olduğuna eminim. O ancak bir melek olabilirdi. Onun kadar iyi onun kadar muhteşem biri ancak bir melek olabilirdi.
Kafamı kaldırıp odanın içine bakmıştım. Herşey aynıydı. Ama bana değişmiş geliyordu. Sanki başka bir yerdeydim. Ama aslında değildim.Karşımda duran kanape onunla uyuduğumuz kanepeydi. Yanında duran şöminede romantik geceler geçirmiştik. Şaraplarımızı yavaş yavaş yudumlarken gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Odanın rengini birlikte seçmiştik. Aslında o fildişi istiyordu. Ben ise lila. Bana kıyamamıştı. Rengi lila yapmıştı. Ama onun da istediğini biliyordum. Zevklerimiz her zaman aynı olmuştu. Zaman zaman çakışmıştı ama her zaman bir anlaşmaya varmıştık.
Elveda
Tekrardan dışarıda yağan yağmuru seyretmeye başlamıştım ki. Feci bir şekilde ağrı girmişti. Yapabildiğim teş şey bağırmaktı.
-' Aaaa...' Bağırmamadan çok geçmemişti ki odaya herkes doluşmuştu.
-'Yardım edin.'Diyebiliyordum sadece.Bağırıyordum. Avazım çıktıkça bağırıyordum.Abim beni bir hışımla kucağına aldı.Hızlı adımlarla beni sarsmadan götürüyordu.Önümü göremiyordum.Sadece şiddetli sancıları hissediyordum. Sanki içimde patlamaya hazır bir bomba vardı. Beni deli edecekcekçesine dışarıya çıkmak istiyordu.
Aradan belki 10 dakika geçmişti ki kendimi bir sedyenin üstünde bulmuştum. Buraya nasıl geldim hiçbir fikrim yoktu. Zaten içinde bulunduğum durum bunun tek açıklamasıydı. Kokuyordum. Ama garip bir korkuydu. Sevinçle karışık bir duyguydu. Çevremdeki herkes koşuşturup duruyordu. Bir yandan hemşireler bir yanda doktorlar çevremde toplanmıştı.Beni büyük bir kapının içinden geçirdiler. Bağırıyordum.Soluğum kesilene kadar bağırıyordum. Sancılar daha da sıklaşmıştı.
Bir saunadaymış gibi ter içinde kalmıştım. Konuşamıyordum. Sadece iniltilar ve bağırışmalar çıkıyordu dudaklarımdan.
Mutluluk bu olsa gerekti.Karşımda dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellik duruyordu. Bu şimdi bana mı aitti. Olamazdı. Ben bu kadar güzel bir varlığa sahip olamazdım. Ağlıyordu. O ağladıkça ben de ağlıyordu.Gözyaşlarım istemsiz bir şekilde yanaklarımdan aşağıya boşalıyordu. Ona sarılmak doya doya sarılmak ve hiçbir zaman bırakmamak istiyordum. Hemşireler yanıma getirdiler ve kucağıma bıraktılar. Çok küçüktü. Minicikti. Her an kırılmaya hazırdı sanki. Ardından düşle karışık bir şey gördüm. Aşkım,bircik sevgilim karşımdaydı.
-'Seni bekliyorum bitanem.Hadi gel.'
-'Ama olmaz bitanem.Gelemem ona kim bakacak.Ben onsuz yapamam.'
-'Gel bebeğim.O burada daha güvende olacak.'
İstemsiz bir şekilde onun yanında gitmek istiyordum.Ondan ayrılmak bana çok zor gelmişti. Ona kavuşmak istiyordum. Sonsuza kadar onun yanında olmak istiyordum.Son bir kez bebeğimin kokusunu içime çektim. Derin derin içime çektim. Artık onu göremeyecektim.
-'Geliyorum aşkım.Beni bekle.' dedim.
Her şey artık son bulmuştu. Öldüğümün farkındaydım.Ama onu iki tane meleğin koruyacağından hiç şüpem yoktu.
Renklendirme yapamadığım için özür dilerim.Tarikat için en kısa zamanda başvuracağım. | |
|
| |
Costea Lucian Melez
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 14/04/10
| Konu: Geri: Irk Başvuruları Çarş. Nis. 14, 2010 10:06 am | |
| Karakter İsmi: Costea Lucian Irkı: Melez olamıyorsa Dealota Örnek RP: Tan vaktinin yerini gün alırken patikanın başında çelimsiz bir kız belirdi. Güçsüz bedeninde tarifsiz bir güç taşıyordu. Gözleri gördüklerini saklasa da duydukları ona yetiyordu. Sağ elinde tuttuğu uzunca baston onun yeşil gözlerinin görevini üstleniyordu. Birkaç adım ilerisi için oynattığı bastonun yere çarpması ile oluşan ritim kulaklarına ulaştığında yerin görüntüsü zihninde çizildi. Hafif meltem yüzünü okşadı; omuzlarına ağır gelen cübbesinin başlığı geriye doğru savruldu. Ortaya çıkan kızıl saçları omzundan aşağıya salındığında Costea'nın gözleri kıza dönmüştü. Yolculuk boyunca arkasında ilerleyen Costea'nın bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Yanına gelen nefesin varlığını duyumsadı; bakışlarını Costea'nın ağzına doğru çevirdi. Ondan işittikleri nefesi ve kalbinin atışıydı. Genç adamın sesi onu incitmemek için söylenen nazik bir edadaydı. “ Bir günlük yolumuz kaldı sanırım. Köy karşı dağa kurulmuş; görebiliyorum.” Kızın yüzünde kocaman gülümseme oluşurken Costea onun güzel yüzündeki değişmeyi izliyordu. On gündür karşısındaki kızın kim olduğunu, neden buraya gelmek istediğini, öğrenmeye çalışmıştı. Ama kızdan öğrendiği sadece ismiydi ve doğru olduğuna da emin değildi. Kız bakışlarını yere indirirken yavaşça dudaklarını araladı. “ Biraz dinlensek olur mu? Ben yoruldum.” Çelimsiz bedeni ona işkence ediyordu. Uyumak istiyordu huzurla. Kaç ay olmuştu yollarda oradan oraya sürüklendiği, artık hatırlamıyordu. Yol boyunca değişik insanların yardımıyla ayakta kalmıştı. Kimse sol yanağında büyük yarım bir yıldızı andıran doğum lekesi olan kör kıza musallat olmak istemiyordu. Ona acıyanlar ise yardımına seve seve koşanlardı. Güzelliğini gölgeleyen doğum lekesi kimileri için bir anlam teşkil ederken, kimileri için çirkinliğini simgeliyordu. Bu yüzden onu önemli sayan ve saymayıp tiksinenlerle karşılaşmıştı. Rahat bir nefesi ciğerlerine çekerken sol eline garip bir sıcaklık daha eşlik ettiğinde irkildi. Costea'nın eli titreyerek kavramıştı parmaklarını. “ Hadi gel, kovuğun üstüne oturttayım seni!” Onun ayaklarının hızına alışık olmayan kız bir an sendelerken omzunda sabitlenen el düşmesini engelledi. “ Özür dilerim! Unuttum.” Nasıl unuturdu? Ona ayak uyduramadığını biliyordu. Costea'nın konuşması kadar, hareketleri de hızlıydı. Başını eğdi onu anladığını, önemli olmadığı anlatmak ister gibi. Göçebe yaşamda usta olan Costea ikisinin ortasına ufak bir ateş yaktı. Kız gözlerini yavaşça sıcaklığını hissettiği aleve çevirdi. Costea kızın alevle canlanan yüzünü seyrederken soru sormaktan kendini alamadı. “ Lorrain onca yol kat etmişsin ve birlikte yolculuk yapalı on gün oldu. Ayrıca oraya seni ulaştıran da ben olacağım.” Duraksadı. Soruyu zihninde tarttı. Tam ağzını açacakken kızın ney sesini andıran tınısı alevin üstünden atlayıp ona ulaştı. “ Neden mi?” Biraz öncekinden daha kendinden emin sesle karşılık verdi Costea. “ Evet!” Kızın gözleri yavaşça nefese yöneldi. Elini doğum lekesi üzerine getirerek konuşmaya devam etti. “ Yazgımı yüzümde taşıyorum Costea, benden alınanlar için ibretlik olsun diye. Benim gibi genç bir çingeneye intikam almak yakışmaz. Ama anılarımda saklayamadığım geçmişimi öğrenmekle yanıp tutuşuyor kalbim. Bu yüzden bulmalıyım onu!”
Gecenin karanlığında saklanmıştı kelimeler. Kız bir daha tek kelime etmemişti. Costea ise bulması gereken kim diye soramamıştı bir daha. İkisi bir kenara büzülüp uykuya yenik düştüğünde yanan alev de söndü. Yeni gün ağardığında Costea araladı gözlerini karşısında kızı uyurken bulmak umuduyla. Gözleri ışığa alıştığında gördüğü kovuğun üzerine kurulmuş, yüzü köye doğru dönük Lorrain'di. Ellerinden güç alarak yerden kalktığında kızın sesini işitti. “ Demek kalktın.” Güneşin konumunu ölçerken zamanın öğlene yaklaştığını kavradı. Elini alnına götürüp neşeli sesiyle karşılık verdi. “ Çok uyumuşum, artık gidebiliriz.” Kız tereddütsüz ayağa kalktı ve kızıl saçlarını cübbesinin başlığına gizleyerek heybesini taktı. Costea kızın gideceği patikayı tarif ederken kız elindeki bastonu sağa sola oynatıp yürümeye koyulmuştu. Yürüyüş boyunca tek tük günlük yaşam hakkında muhabbet açılmış. Birbirlerine söylenecek kelime yetersizliğinle birkaç cümle sonra son bulmuştu. Akşamüzeri köye yaklaşık bir saat kadar uzaklıkta dik bir bayırdan Costea'nın koluna girmiş kız nefes nefese çıkıyordu. Costea ona az kaldığı telkinlerinde bulunup yüreklendirmeye çalışırken gözleri tepedeki köydeydi. Köye yavaş yavaş yaklaştıkça gelen sesler çoğaldı. Çalgılardan çıkan müzik sesleri, ahenkli kahkahalar, çoluk çocuk bağırışları. Her adımda kızın gözleri buhulanıyor, yüzü biraz daha gülüyordu. Costea yol boyunca bu değişimleri zevkle izlemiş ve giderek kızın kalbindeki varlığına alışmıştı. Düzlüğe çıktıklarında köyün girişi de karşılarındaydı. “ Sanırım geldik değil mi? Gördüklerini benimle paylaşır mısın, Costea?” Costea önce koluna girmiş kıza ardından köyün gördükleri kısmına çevirdi bakışlarını.” Her biri küçük taşdan evden oluşan büyük bir köye benziyor. Karşımızda taştan bir geçit var. Sanırım köyün girişi burası.” Anlatmasına yarım kala arkasından gelen sesle genç irkildi. “ Evet büyük bir köydür burası ve siz yabancılar için her zaman açık.” Costea arkasına yavaşça dönerken Lorrain'in kolundaki elini tuttu. Kız parmaklarını kavramış eli sıkarken Costea'ya cesaret verdi. Genç adam kızın hareketlerini, ona yaklaşmasını algılarken kalp atışı hızlandı; bakışları ona doğru yaklaşan yaşlı adamla buluştu. Yaşlı adamın keskin mavi gözleri ikisine kilitlenmiş gibiydi. Yavaş adımlarla ona ilerledikçe kısa beyaz saçları esintiyle geriye savruldu. Uzun boyu ve bir o kadar göz dolduran bedeni ile korkulacak birine benziyordu. Yakışıklı yüzü hiç bozulmamıştı. Adam ikisinin önüne geçtiğinde gözleri Costea'dan başı eğik cübbeli kıza çevrildi. Lorrain bakışların üzerinde olduğuna emindi. Nefesin doğrultusu ve adımların çıkardığı sesle onun hareketlerini takip etmişti. Gözlerini diktiği yer adamın ayaklarıydı. “ Ne için buradasınız?” Adamın sesi bu kez onları sorgular gibi çıkarken Costea ağzını açmaya hazırlandı. Kelimeleri yutmasına neden olan ise Lorrain'in konuşmasıydı. “ Çingenelerin lideri ile konuşmak isterim.” Adamın ne yapacaksın sorusu dudaklarının ucuna gelmişken Lorrain başını kaldırdı. Cübbesinin başlığını sıyırdı ve kızıl saçları arasından bakışlarını adamın gözlerine isabet ettirdi. Yaşlı adam yeşil gözlerden çıkan ışıkla vurulurken yutkunmaktan başka bir eylemde bulunamadı. Yavaşça kızın önünde eğildi. “ Hizmetinizdeyim efendim, ben Lucian köyün lideriyim.” Birbirlerine sokulmuş iki genç ne olduğunu şaşırmıştı. Efendim demekle kime ne sunmuştu; Lorrain kavrayamıyordu. Kızın önünde eğildiğini gören Costea ise kızda ki gizemle bir kez daha sarsılıyordu.
| |
|
| |
| Irk Başvuruları | |
|