| Alexander Constant Le Jeune | |
|
+5Ksenija Czekaj Lianna M. Burton Ojufemi d'Estaign Clara D'esmaris Alexander C. Le Jeune 9 posters |
Yazar | Mesaj |
---|
Alexander C. Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 90 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Fransız asıllı İngiliz
| Konu: Alexander Constant Le Jeune Cuma Ocak 15, 2010 6:49 pm | |
| Feel Me~ Ad Soyad: Alexander Constant Le Jeune ~ Yaş, Irk: 23, Dealota ~ Doğum yeri, Tarihi: Londra, 11 Ocak ~ Maziye Derin Bir Bakış ~Bir dealota'nın ruhu cehennemde doğar. Bir dealota'nın ruhu yine cehennemde yanarak sonlanacaktır. Çünkü dealotalar kirli, şeytan ruhlardır. Onların defterlerinde yazan yegane şey günahtır. Onlar Tanrı'nın en son bile affetmeyeceği yaratıklardandır... Kışın olmazsa olmazı olan karın en dolu mahsullerini verdiği ve hala da arsızca yağdığı bu Perşembe gecesi Le Jeuneler için özlerinin tam tersi olarak aydınlık müjdelerle dolu bir geceydi. Heybetli, duvarları sarmaşıkla kapalı Le Jeune konağının tüm sakinleri misafir odasında toplanmış birbirinden heyecanlı yüz simalarına bürünüp gelecek haberi bekliyorlardı. Aile reisi Le Jeune koltuk kumaşını öylesine sıkıyordu ki oluşmuş buruşukluğu iki günde anca geçirirlerdi hizmetliler. Arada duyulan bebeğin cinsiyeti hakkındaki fısıldaşmalar ve saatin öldürücü tik-takları dışında kimsenin dudakları aralanmıyordu. Öyle ki ortalık karıştırmaya çalışan, muhtemelen eceline susamış bir sineğin tam kulakların dibinde uçuşunun tüm kanat çırpış sesleri netliğiyle duyuluyordu. Kalp atışlarının ev halkının hepsininki ile aynı anda atışı tüm dikkatlerin üzerine kesildiği kapının gıcırdayarak aralanmasıyla nefeslerle birlikte kesildi. Doktor asistanı olan minik yüzlü tıpkı Le Jeunelerin özel yapım minik bebekleri gibi bakıldıkça bakılası tatlılığa sahip kız ürkekçe kafasını dışarıya çıkarttı. "Lord Le Jeune..." Bu ürkekliği ve ardında büyük umut saklayan kapı ötesinin sessizlik yüreklerine hançer sokmuştu sanki tüm ev ahalisinin... Lord ayağa fırladı. "Lilyen!" diye bağırdı korkuyla. Neyse ki kız ürkekliğini bozup tıpkı bir kedi gibi sevimliliğine sevimlilik katarak gülümsedi ve bu yanlış anlaşılmayı yok etti. "Le Jeunelerin Prensi gözlerini açtı Lordum!" Asistanın kelimeleri sonlanır sonlanmaz açan yeni kardelenin sesleri geldi. Belki şimdi ağlıyordu ama babası onu güldürebilmek için deli gibi maymunluk yapacaktı. "P-prens...?" dedi şok içerisinde. Bir oğlu olmuştu... Varisi dünyaya gelmişti işte... Asistan ekledi sevinç patlamasını dürterek. "Hem de sapa sağlam ve Lord Le Jeune'nin aynadaki kopyası!" Daha fazla açılan ağzı ve şefkatle parlayan gözleri asistanın ardına kadar açtığı kapıyla sonlandı ve tüm ciddiyetini bozarak havaya fırladı. "Halef'im doğdu!"
--
Tüm koridoru dolduran piyano sesini duyanlar çalanı görmeden usta bir piyanist zannederdi. Piyano tuşları üzerinde adeta dans ettirdiği parmakları buzda kayarcasına kayıyor ve büyük bir eğitim gördüklerini ispatlıyorlardı. Minik piyanistin çaldığı melodinin neşeli oluşunun aksine çehresinde en ufak bir duygu bile yoktu. 4. yaşını dolduruş hediyesi olan bu piyanoya ilk dokunuşundan tam 4 yıl geçmişti. Sarı, omuzlarının ucuna değen saçlarının ön perçemlerini yana yatırmış, kan kırmızısı ceketinin içindeki fırfırlı gömleğiyle aristokratik bir beyefendi görünümü almıştı. İster olgunluğuyla olsun ister görünüşüyle, babasının onu varis olarak çok iyi yetiştirdiği belliydi. Her gün deli gibi ders çalışıyor ve yaşıtlarına onlarca tur bindiriyordu. Babası onu fabrikaya dahi götürmüştü... Piyano tuşlarına parçalamak ister gibi basışı az da olsa iç duygularını gösteriyordu. Sinirlerinin yeni boşalış şekli buydu. Dealota oluşunu artık benimsemişti. Belki de bu yüzden ölmekten bu kadar korkuyordu. Hatta çocukluk aşkı olan biricik Anna'sını da Dealota oluşu nedeniyle kaybetmişti. Daha doğrusu babası "aptalca" işlerle uğraşmaması için Anna'nın ailesiyle konuşmuş ve onları Londra'dan def etmişti. Pekala, bunu umursamıyordu artık. Şuanda kafasına taktığı şey yaklaşık bir haftadır annesinin moralinin düşük olması ve evin içinde stres rüzgarlarının esmesiydi. Anne ve Babasının bu psikolojisini etkileyen kavgalarının ne zaman sonlanacağını bilmiyordu.Gizlice dinlediği konuşmalarda sürekli ondan, Mystee isimli bir kızdan, Fransadan ve babasının birisiyle yatmasından bahsediliyordu. Bu konuşmalar arasından yalnızca ilk üçünü anlıyordu tabii Alexander. Piyonu çalmaya kendini öyle kaptırmıştı ki koridordaki ayak seslerini duyamadı. Öğleden sonra geleceği özel piyano hocası için çalışmıyordu. Sadece içini döküyordu yine... Öğlen güneşinin ışığı dev pencerelerden müzik odasını parlatırken o adım seslerini duysa da umurunda olmazdı. Çift kanatlı, ünlü Osmanlı oymacılarının üzerinde büyük eserlerinin olduğu kapının tokmağı eğildi ve içeri doğru açıldı. Şaşkınca piyona çalışını kesti Alexander. Kafasını kapıya çevirdi. Karşısındaki iki kişiden birini çok iyi tanıyordu. Babası Alexander'dan ortalama 4-5 yaş küçük bir kızın elinden tutmuş piyano başında tüm saf merakıyla onları süzen bu çocuğun gözlerinin içine bakıyorlardı. "Constant, oğlum! Neden minik kardeşine merhaba demiyorsun? Daha önce Fransa'da olduğu için karşılaşmadığın minik kız kardeşin Mystee Le Jeune." Minik siyah saçlı ve parıldayan mavi gözlü kız nazikçe Alexander'ın önünde eğildi. Daha yeni öğrendiği bu nezaket hareketlerini her halinden belliydi. Babasının elini bir an bile bırakmıyordu. Bu büyük konaktan korkmuş olmalıydı... Alexander fısıldadı. "Mystee?" Ayağa kalktı ve o da kızın selamına yerlere kadar eğilerek karşılık verdi. Bir eli tam belinde dururken diğer eli Mystee'ye saygı ibaresi olarak uzanmıştı. Kız Alex'den korkarak kendini babasının arkasına sakladı. Tanımadığı yüzlerce insanlarla biranda karşılaşması muhtemelen onu korkutmuştu. Alexander şaşkınlık seviyesini düşürmeden sadece inceledi adını verirken ona. "Şimdi öğrendiğim üzre sizin abiniz oluyorum. Bendeniz Alexander Constent Le Jeune. Saygılarımı sunarım minik Leydi. " Kardeş? Bu tüm olaylar gerçek miydi?
--
"Alexander!" diye sevinci yüzünden okunan annesi at arabasından inen Alex'e koştu. Bugün Fransa'daki eğitiminden eve dönüş günüydü. Hizmetliler, çocukluk dostları, ebeveynleri ve biricik kardeşi onu Le Jeune konağının kapısında karşılamışlardı. Annesine kocaman bir sarılışla karşılık verdi. Konağı ve konak sakinlerini öyle özlemişti ki... At arabasından baş kahyası eşyalarını indirirken o da tıpkı annesi gibi diğer özlem duyduğu kişilerle sarılıyordu. Çocukluğundan beri hizmet etmiş olan hizmetlilerin ardından tam kapıda bekleyen latif bir gülümsemeyle sessizce ona bakan kız kardeşini gördü. Yıllar geçtikçe daha da güzelleşiyordu... Her şeyini bırakıp kardeşine koştu. "Mystee! Biriciğim!" En çok merak ettiği kişi kardeşiydi aslında... Annesi Fransız bir vestiyer kızıydı. Babası gittiği Fransadaki resim sergisinde Mystee'nin annesiyle tanışmıştı. Eve döndüğünde annesi o vestiyer kızıyla girdiği ilişkiye çok kızsa da aradan yıllar geçtiği için unutulmuştu. Ta ki Mystee'nin annesi vefat edene kadar... Annesi ölünce Mystee'nin kimsesi kalmamıştı. Tam 4 yaşındayken babası onu yanına aldı. Eğitime gitmeden önce bile Mystee'ye baskı yapıyorlardı. Annesi de ilk yıllarda Mystee'ye ağır hakaretler etse de evlat sevgisi tutmuş onu sevmişti. Lakin aynı şey aile büyükleri için geçerli değildi. Alexander ne olursa olsun kız kardeşini korudu. "Gözleriniz daha mı parlıyor bugün?" dedi kız kardeşinin gözlerinin içine bakarak. Bu bakışları yeni kazanmıştı. Tıpkı babası gibi az can yakmamıştı Fransa'da... "Sizin dönüşünüzü kutluyorlar lordum." dedi Mystee o tatlı sesiyle. Alexander sadece gülümsedi ve kardeşine sıkıca sarıldı. Piyanonun yanında yeni öğrendiği keman yeteneğini hemen kardeşine göstermek istiyordu. Bu kadar yıldır varis olmak için çalışmıştı. Biraz eğlenceye onunda hakkı vardı tıpkı diğer 18'inde gençler gibi... Özellikle de Londra'nın kızlarını merak ediyordu. Acaba gelecek balo ne zamandı?- Spoiler:
~ En Derine İnmiş Köklerden En Küçük Çiçeklere Kadar Aile Ağacı ~Le Jeune ailesinin heybeti ve parıltılı görüntüsü genlerinden hiç ayrılmamış melez olsa dahi her çehreye yansımıştır. Alexander da soyunun yeni nesil pazarıdır işte... Le Jeuneler, de Aurillalar kadar olmasa da köklü bir ailedir ve Fransa asıllıdır. Bu nedenle çoğu Le Jeune'nin Fransa'da bir eli vardır. Alexander'ın babası Fenton Le Jeune, Le Jeunelerin başıydı. Lord Fenton'ın ataları Le Jeunelerin kökleriydi. Dallar çoğalsa da bu ağacı kökler hep yönetmişti. Bu nedenle Alexander da kök olarak görevi üstlenecekti yakın gelecekte. Babası Lord Fenton Fransa'da kaçamak bir ilişki yaşayana kadar tek çocuk olarak büyüdü. Bir vestiyer kızı olan güzeller güzeli, ateşli saf Fransız Angelique'den bir çocuğu olmuştu. Lord Fenton'ın bu çocuktan hep haberi olsa dahi ne Fransaya gidip kızını gördü ne de Londradakilere bu kızdan bahsetti. Fakir olsa bile asiller kadar zarif Angelique büyüyen hastalığı nedeniyle hayatını kaybedince Fenton'ın kızı Mystee'nin tek tanıdığı Londradaki babası kaldı. Bu sebeple Londra'ya 4 yaşında geldi. Alexander o zamanlar gayrimeşru ilişikinin ne olduğunu bilmese de cici annesiyle tanışmayı dilerdi hep... - Spoiler:
- Spoiler:
~ Sudaki Yansıma ~- Spoiler:
- Spoiler:
- Spoiler:
Güneşin parlak sarısı olan aykırı saçları keskin yüz hatlarının kenarından geçip omuzlarına dokunur. Onun gözleri bir aslanın gözüdür: Yırtıcılığını tek bir bakışından anlatır. İnsanı kendine aşık etmek için yaratılmış gibi bakar tatlı bir karamellikle. Zayıf gözükse de gücü görünüşünden oldukça fazladır. Hele gücü boyunun kısalığıyla ölçülemez bile... Suratındaki gülümsemeyi hiç denilecek derecede az kişiye büyük haliyle gösterir. Tüm kıyafetlerine derin özen gösterir hep. Saçları gibi gözlerinin üzerine sürdüğü siyah kalemle daha aykırı gözükür. ~ Ruhun Aynası ~Zengin bir soyun varis çocuğu olmanın temel özelliklerinden biridir herhalde bencil, şımarık olmak... Ne var ki çekici görünüşü ve havalı hareketli bu kötü karakteri örtüyor ve kendine mıknatıs gibi yaklaştırıyor insanları. Gençliğinin hakkını sonuna kadar vererek yaşıyor. Babasından kalma bir özelliği olan bakışlarıyla çoğu kızı kendine hayran bırakabilir. Sinsi hareketleri insanı iyi mi kötü mü diye tereddüde düşürse de o böyle olmayı sevdiği için bu rolü üstlenmiştir. Duygu emmekten hoşlansa dahi kurallara uyar ve mümkün olduğunca beladen uzak durur. Her gece yatak odasına bir misafir almayı sadece kendini tatmin etmek olarak görür. Bir kişiye bağlanacak kalbe sahip değildir. Kadınların anlamı onun için dardır. Hatta değer verdiği hayatta yalnızca 2 kadın olmuştur. Biri üvey kız kardeşi diğeri ise annesi... Her şeyin en iyisini ister. Derin ve genelde benzer anlamla bakan gözleri iç dünyasındaki hiçbir karmaşa, kızgınlık ya da kederi göstermez. Zekiliğini her zaman başarılı bir silah olarak kullanmıştır. Gizemli görünüşü çoğu kız için çeciki bir etken olmuştur. Her zaman naziktir. Sinirlerinin taştığı anlar çok az görülmüştür. Ruhunun dingin bir suya benzetilmesi hiçte yanlış olmaz. Sessiz ve tehlike seviyesi mistikçe bilinmezdir. Herkese ve herşeye nazik davranır. Yeterince olgundur ve olayları birden fazla bakışaçısından görebilir. Sevdiği herhangi bir kişiye verilen büyüklüğü dikkate dahi alınmadan,en ufak çizikte bile bunu ödetir. Kimseye önem vermez gibi görünsede ipeksi kalbi hala atıyordur. ~ İlişkiler ~Ojufemi d'Estaign Varis oluşunun verdiği çalışma temposundan kaçmak için indiği şehirde göz göze geldiği bu kız her nedense Alexander'ın gözüne takılıyor ve bu anlık bakışmalık karşılaşmalar devam eder. Kız güzelliği ile Alexander'ın aklını ufak zaman kesimleriyle meşgul etse de yalnızca güzel bir kızdır o... Tesadüfler bunun sınırlanmaz üstelik. Bir bahar başlangıç balosunda yeni bir karşılaşma gerçekleşir. Ardından Alexander kız tavlama takıntısını yine gerçekleştirir ve kendine güvenerek Ojufemi'yi dansa devat eder. Minik bir vals ertesi hiçbir şey olmasa da en azından bu güzel kızın ismini öğrenebilmiştir. Morgana L. Burton Bu şaraplarına hayran kaldığı Burtonların kızı Morgana ile tam şarap aldıktan sonra çıkışta çarpışıp tanışıyorlar. İlerleyen muhabbetleriyle nadir kurduğu Lian dostluklarından birini kuruyor Alexander... Nereden bilebilir ki sıradan bir Lianla böylesine bir arkadaş olacağı?Clara D'esmaris Çocuk saflığını gençliğine girse dahi kaybetmemiş bu kız... Alexander'ı da kendi çocukluğuna götürdüğü için belki de Clara ile arkadaşlık ediyor. Ne olursa olsun ona karşı duyduğu koruma hissi tüm canavarlık duygularının alt edip bir kardeş sevgisi yüklüyor Alexe...Marcus Le Jeune Şımarıklığını sevimliliğiyle kapatan, serserivari tavırlarıyla göz önünde bulunan biricik kuzen... Alexander bahçede keman çalarken kafasını çalılar arkasından anice çıkmak, Alexander kütaphanede kitapları karıştırırken yan kitaplığa geçerken karşısında belirmek veya baloda güzel bir bayanla tanışırken "Selam Kuzen!" diye konuşmaya dalmak... Bunların hepsinin Marcus tarafından yapılması alışagelmedik bir olay değil. Arada bu taşkınlıkları Alexander'ın gözüne batsa dahi arada neşe katmıyor da değil hani...Jessica E. Wei Armistead Armisteadlar... Şu tereddütsüz tüm dealotaları düşman bellemiş tarikat... Muhtemelen Alexander'ı da Yapay Lianlarla bağı olduğu konusunda şüpheye düşmüşlerdi ki bu sevimli kızı peşine yollamışlardı. iri gözleri kıvrımlı saçları vardı ve bir Armistead olmak için fazla sevimliydi. Yine de Alexander bir gün bu bayanın ismini öğrenmek istiyordu.
En son Alexander Cons. Le Jeune tarafından C.tesi Nis. 03, 2010 8:25 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 8 kere değiştirildi | |
|
| |
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Cuma Ocak 15, 2010 8:27 pm | |
| |
|
| |
Clara D'esmaris Lian
Mesaj Sayısı : 56 Kayıt tarihi : 09/01/10 Anavatanı : Fransız-İngiliz Melezi
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Ocak 26, 2010 1:44 pm | |
| Ekle beni onii-saaaan^^ Bir baloda karşılaşmış olalım^^ İyi bir yer olsun -_- | |
|
| |
Ojufemi d'Estaign Lian
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 25/01/10 Anavatanı : Fransız
| |
| |
Alexander C. Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 90 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Fransız asıllı İngiliz
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Ocak 26, 2010 2:45 pm | |
| Siz de kabul ederseniz eğer: Şehir içerisinde kaderin tesadüf sihriyle sürekli karşılaşalım. En sonunda bir baloda sizi fark edip dansa davet edeyim. Resmi tanışışımız orada gerçekleşsin. Sizi tatlı buluşumun dışında pek duygu beslemeyeceğim. | |
|
| |
Ojufemi d'Estaign Lian
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 25/01/10 Anavatanı : Fransız
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Ocak 26, 2010 2:46 pm | |
| Benim için gayet uygundur. ^^ | |
|
| |
Alexander C. Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 90 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Fransız asıllı İngiliz
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Ocak 26, 2010 3:01 pm | |
| | |
|
| |
Lianna M. Burton Lian
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 16/01/10
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Ocak 26, 2010 3:08 pm | |
| Sokakta tesadüfen çarpışalım.Birbirimize kızalım.Sonra arkadaşlığımız başlasın ^^.İşte biliyorsun bazı filmler diziler vsde öyle oluyor ;) | |
|
| |
Alexander C. Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 90 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Fransız asıllı İngiliz
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Ocak 26, 2010 3:26 pm | |
| | |
|
| |
Alexander C. Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 90 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Fransız asıllı İngiliz
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Şub. 02, 2010 11:55 am | |
| Clarayı eklemeyi unutmuşum. Ve ekledim. :D | |
|
| |
Lianna M. Burton Lian
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 16/01/10
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Salı Şub. 02, 2010 1:22 pm | |
| Üşengeçlik+unutkanlık sırada ne var xD | |
|
| |
Ksenija Czekaj Melez
Mesaj Sayısı : 96 Kayıt tarihi : 09/02/10 Anavatanı : Rus
| |
| |
Yoru Chou Ashworth Dealota
Mesaj Sayısı : 84 Kayıt tarihi : 14/01/10 Anavatanı : Yarı Japon Yarı İngiliz
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Paz Şub. 14, 2010 10:16 am | |
| EKle eklexD | |
|
| |
Beatrice Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 72 Kayıt tarihi : 05/02/10 Anavatanı : Fransız
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Paz Şub. 21, 2010 7:37 pm | |
| Sun-kun sana aşığım *-* Lianna'da gitti bbenimle evlen *-* | |
|
| |
Marcus Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 83 Kayıt tarihi : 24/02/10
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Perş. Şub. 25, 2010 4:49 pm | |
| | |
|
| |
Alexander C. Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 90 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Fransız asıllı İngiliz
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Ptsi Mart 29, 2010 2:22 pm | |
| | |
|
| |
Jessica E. Wei Armistead Minoveil
Mesaj Sayısı : 35 Kayıt tarihi : 27/02/10 Anavatanı : Chinese-British
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune Ptsi Mart 29, 2010 6:34 pm | |
| (Şuraya bi Rukiiiğ dalışı yapmak isterdim ama kader kısmet konu dışı ve yersiz olacağını düşünerek konuyu kapatıyorum xD) Eklemenizi rica ediciğim... Kurguyu size bıraksam,sorun olur mu? *-* | |
|
| |
Alexander C. Le Jeune Dealota
Mesaj Sayısı : 90 Kayıt tarihi : 08/01/10 Anavatanı : Fransız asıllı İngiliz
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune C.tesi Nis. 03, 2010 8:26 pm | |
| Eklendiniz. :D Kurgu kafamdan uydurduğum için biraz tuhaf oldu. Yine de beğenmezseniz söyleyiniz. | |
|
| |
Jessica E. Wei Armistead Minoveil
Mesaj Sayısı : 35 Kayıt tarihi : 27/02/10 Anavatanı : Chinese-British
| Konu: Geri: Alexander Constant Le Jeune C.tesi Nis. 03, 2010 9:10 pm | |
| Yok yok güzeldir teşekkürler :D (Ben uydursam daha anormal bişey olurdu o yüzden hiç karıştırmayalım xD) | |
|
| |
| Alexander Constant Le Jeune | |
|