•Imitation Lian•
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

•Imitation Lian•

Kader yolunuzu gözleriniz bağlı, gerçeği göremeden nasıl geçebilirsiniz?
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Kış Balosu

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Esther de Aurilla
Dealota
Dealota
Esther de Aurilla


Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 28/03/10
Yaş : 28
Anavatanı : İngiliz

Kış Balosu Empty
MesajKonu: Kış Balosu   Kış Balosu EmptyCuma Nis. 02, 2010 5:19 pm

Out: Pazar saat 20:00'da balo başlayacaktır. O zaman kadar hazırlık rpleri yapabilirsiniz. Yani baloya yardım etmek ister gibi de girebilirsiniz konuya.



Beyaz pamuktan kopma bulutlar bekliyorlardı adeta dökülmek için tane tane. Her bir kar tanesi saflıklarını saçmak için dünyaya, tıpkı lianlar gibi kutsanmışça bulutları süslüyordu. Şuanda bulutlardaki kar taneleri tez zamanda yer yüzüne süzülmeye başlayacak bir masal karakteri hissi verecekti her bir ruha... Şu mutlu sonla biten masallardaki karakterler gibi... Sert soğuk acımasızdı karın aksine. Kar ne kadar merhametli yumuşak görünüyor ise soğuk o kadar can yakıyordu. Bir iğnenin deriye batışı kadar acı veriyordu cesaretle soğuğa çıkmak. Üstüne üstlük rüzgarın her esişinde daha da derine iniyordu iğneler. Yine de her şeye rağmen öyle büyüleyiciydi ki... Bu gece nefesleriyle ısınacaktı hava. Neşe güneş olacaktı. Aileler arasında verilen kararla de Aurillaların balo sorunlusu seçilmesi uygun görülmüştü. Evlerinin büyük salonunu yaklaşık iki haftadan fazla bir süredir düzenliyorlardı. En önemli husus ise ailesinin adaleti sebebiyle sadece burjuvavari insanlar katılmayacaktı baloya... İnsanları kategorileri ayırmak, onalrı dışlamak kesinlikle bir de Aurillaya göre değildi...

Gözlerini kısmış, elini çenesine koymuş dışarısını izliyordu. Yerden 20 cmden başlayıp yüksek tavanın sonlarına kadar giden dev pencerelerden içeri giren gün ışığının kızıllığa çelişi akşam vakti olduğunu gösteriyordu. Pencerenin ardındaki dünyadan gözlerini ayırıp son hazırlıklara döndü. Dört dönen hizmetkarlar arasından bile ne kadar ışıltılı bir balo olacağı anlaşılıyordu. Altın rengi çoğu aksesuar sebebiyle göz kamaştırıyordu tüm salon. Tüller fiyonk yapılıp giriş kapısındaki ikiz melek heykellerinin arkalarına harika bir ortalama ile kondurulmuş, yerlere serilmişti fiyonkun uçları. Büyük salonun tam ortasında tek bir toz zerresi bile yoktu. Bütünüyle boşaltılmış salonun tam ortasında bebek melek resimleri vardı. Müstehcen temadaki resimlerle kafa bulandıracak kadar dolu salon duvarlarının giriş kısımlarında aile resimleri vardı. Ailenin kurucusundan şimdiye kadar altlı üstlü, sağdan sola sıralanmış tablolar büyük değer taşıyordu.

Yanlardan örülüp alttan saç bırakılarak arkadan toplanmış uzun kahverengi saçlarının hepsini arkaya attırmıştı Esther. Yürüdü bir hizmetçinin elindeki tepsiye. Bir tane kadehi eline alıp kontrol etti. Tek bir kir dahi yoktu. Adama gülümsedi onu işini iyi yaptığını söyler gibi. Onun gidişini seyrederken gözüne bu sefer de duvar kenarlarına kırmızı gül yaprakları serpen genç bayan hizmetliler çarptı. Duvar kenarlarına serpiltilmiş güller asil durabilirdi. Ancak duvar kenarından ayrıldıkları vakit salonu epeyi kirletecekleri açıktı... Yine de ses etmedi. Anlık da olsa göze hitap ediyorlardı işte... Gül yapraklarının olduğu kutuların yanındaki orta boylu sandıktan bir kurdele de o aldı. Hemen sandığı kapatıp duvardaki bir şamdanın önüne getirdi. Süslü ayakkabılarını kafasına takmazsızın üstüne çıkıp ellerini uzatabildiği kadar uzattı şamdanlara fiyonk yapabilmek adına. Onu gören hizmetliler telaşla yanına koşmuşlardı.
"Lady'm, lütfen aşağı inin.", "Lady de Aurilla, kendinize zarar vereceksiniz.", "Lady Esther, o bizlerin işi. Değerli ellerinizi kirletmeyin lütfen." tarzı sesleri kafasına takmadı. Umursadığı tek şey takmak istediği kırmızı kurdeleydi... Ve tahmin edilen oldu. İncilerle süslenmiş, yanlarından püskülleri sallanan krem rengi topuklu ayakkabısının topuğu bir oymaya takılmış geriye doğru dengesini kaybederek düşmüştü işte. Düşüşüyle havalanan uzun eteklerinin katları sebebiyle ayakları gözükmemişti fakat o eteklerin uçuşması harika bir görüntü oluşturmuştu. Fırfırlı kollarını olmayan tutanaklara uzatmıştı bir umut. Onu tutmak için öne atılan hizmetlilerin kollarında bulunca kendini hala ufak bir şok yaşıyordu. En büyük korku ise ona bir şey olmasına deli gibi endişelenen hizmetlilerdi. Derin oh çekenleri kulağı işitirken gülmeye başladı haline. Gülüşünü şaşkınca karşılasalar da onu kaldırdılar yavaş yavaş. Çoğu hizmetli işten çekilmiş onun başına toplanmıştı. O hala gülerken elbisesini düzeltiyordu ona yardım ederek bir kısmı.
"Hayır, lütfen bana takılmayın. İşlerinizi bölmek istememiştim..." dedi hala gülerken hafifçe. Kolundaki dirseğinden başlayıp uzunlamasına sarkıntılı ipek uçları dantelli kolunu kullanarak ağzını kapatıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carol Hunt
Melez
Melez
Carol Hunt


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 22/02/10
Anavatanı : Safkan İngiliz

Kış Balosu Empty
MesajKonu: Geri: Kış Balosu   Kış Balosu EmptyC.tesi Nis. 03, 2010 8:13 pm

Atların nallarının sesleri sokakları doldururken hafif koyulaşmaya başlamış mavi hava akşam üzerinin serinliğiyle birleşiyordu. Hafif hafif esen rüzgar süründüğü kokusunu tenhalara çekiyordu. Nadir sürdüğü değerli parfümlerinden biriydi bu. Hafif değildi pek ama epeyi ağır da sayılmazdı. İlk koklayışta enteresan gelen ancak kokuyu içine daha da çektikleri zaman o kokuyu uyuşturucu gibi yeniden, yeniden ve yeniden duymak istiyordu insan. At arabasının sarsılışları arasında fırfırlı, dantelli şatafatlı gömleğinin uçları ceketinin ucundan görülüyordu. Kolalı gömleği, temiz yeni ceketi, özel yeri olan parfüm, parlayan ayakkabılar, ön perçemleri arkaya itina ile yatırılmış parlak saçlar... Neden bu kadar hazırlanmıştı bu baloya?

Atın iplerini kendine çekip durdurdu at sürücüsü atı. Hafif sarsılan araba bütünüyle durunca uzun şapkasını düzeltti. Asil davranmaya çalışan fırlama ruhu abuk subuk hareketlere itiyordu onu. Hafifçe sağ ayağından başlayarak at arabasından indi. Ceketinin kollarını düzeltirken at sürücüsünün vurduğu kırbaçla yeniden hareketlenen at arabası atının şahlanmasının sesini duyuyordu. Siyah botlarının sol tapuğunu sağ ayağının topuğunu iki kere vurup de Aurilla konağının kapısına doğru ilerledi. Onu buraya bu kadar erkenci gitmeye çeken şey muhtemelen sabırsıklıktı. ya da şöyle denmeliydi, Bayan Estheri görme sabrı... Onun gür kahverengi saçlarına hayrandı. İyi bir dost olduğu gibi gözlerine içine bakarak attığı kahkahaları da hoşuna gidiyordu Carol'un...

Hızlı adımlar atarken bir yandan da ıslık çalıyordu. Açık kapı onu hiç de şaşırtmamıştı aslında. Etrafı süzerek uzun koridorlar ardındaki balo salonuna yöneldi. Açık balo salonu kapılarından güneşin batışıyla karanlıklaşan ve henüz yakılmamış şamdanlar sebebiyle karanlık kalan koridora ışık taşırıyordu. Harikalar diyarı gibiydi karanlıktan bakılınca... Rengarenk parıldayan salon ve altın rengi eşyalar göz alıcıydı. Islığıyla tutturduğu türküyü hayranlıkla uzatışla bitirdi Carol. Kapıya doğru yürüdü. Yam eşikte durup içeri gözledi. Tam panayıra denk gelmişti anlaşılan. Gözünün önünde düşen Esther'e gülümsedi. Kıyafetlerini düzeltirken nasıl bir giriş yapabileceğini geçirdi aklından. "Hey Prenses!" veya "N'aber kanka?!" diye girecek kadar laubali davranamazdı. İçinden hizmetçileri şaşkına çevirmek de geçmiyor değildi hani... Sessizce Esther'in arkasından yaklaştı. Sağ kaşını kaldırıp melodik bir tonla dudaklarını araladı.
"Her yıldızın bir sönüşü, her insanın bir düşüşü olacaktır. Önemli olan bunun ne kadar destansı olduğudur. Zira nasıl aradan ayrılınırsa öyle anımsanır kişi nasıl ilk görüşte görünüyorsa sonra da öyle hatırlandığı gibi..."
Bir şiir okur gibi inişli çıkışlı sesle söylemişti sözü. Esther ona dönerken bilmiş surat ifadesini bir an bile bozmadı. Elini ona uzatıp pamuksu parmaklarına dokundu. Önünde dalından kopmuş sonbahar yaprakları gibi usulca eğilip dudağına götürdü o yumuşak elleri. Ellerin yumuşaklığıyla eşit bir naziklik ve hafiflikle bir buse kondurdu. "Etkileyici görünüyorsunuz Madam..." dedi doğrulurken tıpkı Esther'in yaptığı gibi gözlerinin içine bakarak. "Tıpkı yağan karlar gibi kusursuz, saf ve büyüleyici..."

Gözlerini Esther'den ayırınca hala yapılmakta olan salona göz gezdirdi. Uzun uğraşlar harcandığı açıktı. Bilhassa altın rengiyle boğucu bir şekilde asil duran krem rengi perdeleri beğenmişti Carol... Evet, boğucu bir asillik, zenginlik avrdı salonda. Sadelikten olabildiğince kaçınmıştı anlaşılan Baba de Aurilla... Tüm salonu süzmesi bitince Esther'e dönüp anlık gülümsedi fırlamalığını göstererek. "Eğer yardım gerekiyorsa hazırım!" dedi dostcanlısı bir şekilde. Sürekli etrafındaki işleri süzüyordu. Gözüne çarpan dağınıklıklar veya yarım işleri görüp görüp hizmetlilere yardım etmek için izin isteyen gözlerle bakıyordu. Temizlik takıntısından olsa gerekti herhalde. Etrafı süzmesi sürerken tıpkı ayaklarının bir öne bir arkaya gidişi gibi hareket etmeyi kesmeden konuşmak istemesi sebebiyle konudan konuya atlıyordu. şimdi de yalakalığını sürdürmek için bir cümle kurmuştu. Gerçi bu pek yalakalık sayılmazdı. Söylediği kelimeler bütünüyle gerçeklik payına sahipti.
"Bu arada balonun en harika ritminde en harika ele sahip olup elimi tutarak beden yığınına en harika dansı göstermeme yardım eder misin?" Ne tuhaf bir dans teklifiydi ama henüz balo başlamadan...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Esther de Aurilla
Dealota
Dealota
Esther de Aurilla


Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 28/03/10
Yaş : 28
Anavatanı : İngiliz

Kış Balosu Empty
MesajKonu: Geri: Kış Balosu   Kış Balosu EmptyPaz Nis. 04, 2010 10:03 am

Kıyafetlerindeki son şeyleri düzenlerken artık odasına çıkıp hazırlanma vaktinin geldiğini düşündü. Balo sahibesi o olduğuna göre en tertipli en güzel giyinen de o olmalıydı... Tam çıkış kapısına yönelecekken duyduğu cümleyle dona kaldı. Tanıdık ses ve imalı sözler tek bir tanıdığına çıkıyordu bu yol. Carol Hunt... Carol bir melezdi. Dealota babasıyla bağları olduğu için tanışıyorlardı. Lianlarla iletişim kurmayı seven Esther için de onun halini çok iyi anlayan bir lian harika bir dosttu. Uzun süreli bir dostluk geçmişleri yoktu belki fakat uzun süreliymişçesine değer veriyordu Carol'a. Szöleri bitince yavaşça Carol'a döndü. Onun imalı bakışlarına anlamlı bakışlarla karşılık verdi. Önünde yerlere kadar eğilip elini nazikçe tutarken o da boş eliyle eteğinin ucundan tutup dizlerini çok az bükerek saygısını gösterdi. Nasıl da yumuşak öpüyordu elini, ne kadar nazikti bu genç... Kalkarken şimdi de ona iltifatlar savuruyordu. Carol'un diğer kibar davranmaya çalışan yaşıtlarından farklı olduğunu biliyordu. Bu sebeple onun iltifat sözleri daha değerliydi.

İnsanlar kendilerine bütünüyle zıt biriyle yakınlık kuramazlardı. Hiçbir ruh bunu bütünüyle bağlanamazdı kendisini iten bir şeye. Bağlanmak için hem zıt, hem paralel çizgiler gerekirdi. Bir zıtlıkla bir paralel birleşirse ip sağlamca bağlanabilirdi. Bu sebepleydi belki de Carol'le böylesi kısa bir süredi böylesi bir dostluk kurmaları. O onun zitti bir şekilde temizdi. Aynı zamanda kiri de taşıyordu kalbinde. İstediğini istediği zaman yapabilecek kadar özgürdü Estherin kibarlık tarafından zincirlenmesinin yanında. Ve yine aynıydılar, hayata bakış açısı olarak... Sağ olmaktan memnundu sol ile dostluk kurabildiği için. Fakat endişeliydi de, solun sağdan uzaklaşmasından. Onun şansı avrdı temiz yaşamaya. veya seçebilirdi karanlığı. Ona imreniyor muydu? pek sayılmazdı... Fakat onun bu seçme hakkını iyi kullanmasını kalpten diliyordu da...

Kıkırdadı Carol'un yerinde duramamasına. Kutulara hareket edecekken son anda duruyor başka yöne yönelirmiş gibi yapıyordu. Bu kadar takıntılı olması öyle neşelendiriyordu ki Esther'i... Muhtemelen Esther'den bile temizdi bir kız olmasına rağmen Esther. "Hizmetli misin yoksa misafir mi Carol!" dedi kıkırdayarak. Carol'un kolundan tutup bir dağınıklığa atlamaması için kendine çekti. Anlık hızlı çekişi sebebiyle Carol neredeyse üzerine düşecekti ki son anda denge kurdu. Utangaçça başını eğdi ama yine de kıkırdamaya devame diyordu. "Bir yerinde dur!"
Carol ona henüz balo başlamadan gayet etkileyici bir dille dans daveti sunarken daldı gözleri Carol'un o içinde deryaları barındıran mavi gözlerine.
"Beni abartıyorsunuz bayım... Henüz daha balo kostümümü bile giymedim. Nasıl güzel görünebilirim ki..." dedi gülümseyerek. Carol'le balo salonunun kapısına doğru yürümeye başladılar. "Yine de diğerlerini biricik dostumla kıskandırmaya niye hayır diyeyim ki?" dedi dansa istekli olduğunu belirterek cilveli bir sesle. Pek yapmadığı bir şeydi bu, şaşırılacak bir durumdu... Carol'un adımlarını kesmek için topuklu ayakkabısıyla onun ayağının önüne adım attı. İşaret parmağını göğsüne dokundurup hafifçe ittirdi.
"Tabi şimdilik burada uslu uslu bekle ki dans edeceğin lady odasına çıkıp hazırlanmaya başlasın da baloda rezil olmasın..."

Out: carol'u çekişim ve son anda denge kruması Carol'dan izin alınarak yapılmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Haberci Ruh
Oyun Yöneticisi
Haberci Ruh


Mesaj Sayısı : 246
Kayıt tarihi : 08/01/10
Anavatanı : Mehventep

Kış Balosu Empty
MesajKonu: Geri: Kış Balosu   Kış Balosu EmptyCuma Nis. 23, 2010 5:49 pm

Rp oyuncuların isteğiyle iptal edilmiştir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kış Balosu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kış Balosu
» Kış Balosu
» Kış Balosu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
•Imitation Lian• :: Şehir Dışı :: Malikaneler :: de Aurilla Konağı :: Büyük Salon-
Buraya geçin: