Out: Pazar saat 20:00'da balo başlayacaktır. O zaman kadar hazırlık rpleri yapabilirsiniz. Yani baloya yardım etmek ister gibi de girebilirsiniz konuya.
Beyaz pamuktan kopma bulutlar bekliyorlardı adeta dökülmek için tane tane. Her bir kar tanesi saflıklarını saçmak için dünyaya, tıpkı lianlar gibi kutsanmışça bulutları süslüyordu. Şuanda bulutlardaki kar taneleri tez zamanda yer yüzüne süzülmeye başlayacak bir masal karakteri hissi verecekti her bir ruha... Şu mutlu sonla biten masallardaki karakterler gibi... Sert soğuk acımasızdı karın aksine. Kar ne kadar merhametli yumuşak görünüyor ise soğuk o kadar can yakıyordu. Bir iğnenin deriye batışı kadar acı veriyordu cesaretle soğuğa çıkmak. Üstüne üstlük rüzgarın her esişinde daha da derine iniyordu iğneler. Yine de her şeye rağmen öyle büyüleyiciydi ki... Bu gece nefesleriyle ısınacaktı hava. Neşe güneş olacaktı. Aileler arasında verilen kararla de Aurillaların balo sorunlusu seçilmesi uygun görülmüştü. Evlerinin büyük salonunu yaklaşık iki haftadan fazla bir süredir düzenliyorlardı. En önemli husus ise ailesinin adaleti sebebiyle sadece burjuvavari insanlar katılmayacaktı baloya... İnsanları kategorileri ayırmak, onalrı dışlamak kesinlikle bir de Aurillaya göre değildi...
Gözlerini kısmış, elini çenesine koymuş dışarısını izliyordu. Yerden 20 cmden başlayıp yüksek tavanın sonlarına kadar giden dev pencerelerden içeri giren gün ışığının kızıllığa çelişi akşam vakti olduğunu gösteriyordu. Pencerenin ardındaki dünyadan gözlerini ayırıp son hazırlıklara döndü. Dört dönen hizmetkarlar arasından bile ne kadar ışıltılı bir balo olacağı anlaşılıyordu. Altın rengi çoğu aksesuar sebebiyle göz kamaştırıyordu tüm salon. Tüller fiyonk yapılıp giriş kapısındaki ikiz melek heykellerinin arkalarına harika bir ortalama ile kondurulmuş, yerlere serilmişti fiyonkun uçları. Büyük salonun tam ortasında tek bir toz zerresi bile yoktu. Bütünüyle boşaltılmış salonun tam ortasında bebek melek resimleri vardı. Müstehcen temadaki resimlerle kafa bulandıracak kadar dolu salon duvarlarının giriş kısımlarında aile resimleri vardı. Ailenin kurucusundan şimdiye kadar altlı üstlü, sağdan sola sıralanmış tablolar büyük değer taşıyordu.
Yanlardan örülüp alttan saç bırakılarak arkadan toplanmış uzun kahverengi saçlarının hepsini arkaya attırmıştı Esther. Yürüdü bir hizmetçinin elindeki tepsiye. Bir tane kadehi eline alıp kontrol etti. Tek bir kir dahi yoktu. Adama gülümsedi onu işini iyi yaptığını söyler gibi. Onun gidişini seyrederken gözüne bu sefer de duvar kenarlarına kırmızı gül yaprakları serpen genç bayan hizmetliler çarptı. Duvar kenarlarına serpiltilmiş güller asil durabilirdi. Ancak duvar kenarından ayrıldıkları vakit salonu epeyi kirletecekleri açıktı... Yine de ses etmedi. Anlık da olsa göze hitap ediyorlardı işte... Gül yapraklarının olduğu kutuların yanındaki orta boylu sandıktan bir kurdele de o aldı. Hemen sandığı kapatıp duvardaki bir şamdanın önüne getirdi. Süslü ayakkabılarını kafasına takmazsızın üstüne çıkıp ellerini uzatabildiği kadar uzattı şamdanlara fiyonk yapabilmek adına. Onu gören hizmetliler telaşla yanına koşmuşlardı.
"Lady'm, lütfen aşağı inin.", "Lady de Aurilla, kendinize zarar vereceksiniz.", "Lady Esther, o bizlerin işi. Değerli ellerinizi kirletmeyin lütfen." tarzı sesleri kafasına takmadı. Umursadığı tek şey takmak istediği kırmızı kurdeleydi... Ve tahmin edilen oldu. İncilerle süslenmiş, yanlarından püskülleri sallanan krem rengi topuklu ayakkabısının topuğu bir oymaya takılmış geriye doğru dengesini kaybederek düşmüştü işte. Düşüşüyle havalanan uzun eteklerinin katları sebebiyle ayakları gözükmemişti fakat o eteklerin uçuşması harika bir görüntü oluşturmuştu. Fırfırlı kollarını olmayan tutanaklara uzatmıştı bir umut. Onu tutmak için öne atılan hizmetlilerin kollarında bulunca kendini hala ufak bir şok yaşıyordu. En büyük korku ise ona bir şey olmasına deli gibi endişelenen hizmetlilerdi. Derin oh çekenleri kulağı işitirken gülmeye başladı haline. Gülüşünü şaşkınca karşılasalar da onu kaldırdılar yavaş yavaş. Çoğu hizmetli işten çekilmiş onun başına toplanmıştı. O hala gülerken elbisesini düzeltiyordu ona yardım ederek bir kısmı.
"Hayır, lütfen bana takılmayın. İşlerinizi bölmek istememiştim..." dedi hala gülerken hafifçe. Kolundaki dirseğinden başlayıp uzunlamasına sarkıntılı ipek uçları dantelli kolunu kullanarak ağzını kapatıyordu.