Duyduğu sesle irkildi ve hızla yüzünü sesin geldiği yöne çevirdi. Kapıda süslü ve şatafatlı giysileriyle dikilmiş duran bu adamı gözü bir yerden ısırıyordu. Tüm bunlara rağmen asıl önemli konu ise adamın söyledikleriydi... Minoveild emişti ona... Minoveil olduğunu nereden bilmişti? Hayır, Minoveil, Lian, Dealota ırklarını nereden biliyordu asıl?! Ya Dealota dükkanı? Her kelimesinde bir telaş saklıydı sanki. Kaşlarını heyecanla çatıp şüoheyle ayağa fırladı. Biraz uzaklaşıp dükkana uzaktan bir baktı. Süslü latin harfleriyle "Le Jeune" yazıyordu. Ünlü dealota ailesi Le Jeune... Ne biçim bir tesadüftü bu?!
"Haa?!" diye bağırdı kendini tutamayarak. Yeniden döndü dükkan önüne. Adamın yüzüne daha ciddi bakmaya başladı bu sefer. Kim olabilirdi bu adam? Onu muhakkak tanıyordu... Minoveil gözlerini açtı hızla nerede, ne kadar fazla insan arasında olduğunu umursamadan. Yoğunluğuyla belliydi işte: o bir dealotaydı. Bir düşündü durup. Le Jeune dükkanından çıkmıştı. Bir Dealotaydı ve üstelik Minami onu tanıyordu. Bunların toplamındansa yalnızca tek bir şey çıkıyordu.
O Le Jeunelerin yeni reisi genç Alexander Constant Le Jeune'ydi.
Elindeki kitaplar gevşeyen parmaklarından kayıp yere düştü. Nazikçe adamın önünde eğildi.
"Lordum, kabalığımı bağışlayın lütfen. İzninizle kendimi tanıtayım. Minami Maxwell." dedi doğrulurken olmayan eteklerini tutarak. ne ucubik bir elbiseydi Lord Le Jeune'nin önüne çıkmak için...
Doğa bile ayırmıştı hepsini. Irklar, cinsler... Ayrıma kim engel olabilirdi ki? Besbelli ayrımlar düzen demekti. Dağılımlara yol açmaması için oluşturulmuştu her biri. Tıpkı eşyaların karışmaması, eşyalar arasında düzen oluşturulması için birbirinden ayrılıp çekmecelere koyulmaları gibi... İşte böyleydi Alexanderla Minami'nin arası. Farklı ırktan, farklı çekmecelerdendiler. Bu ırk, çekmece ayrımı onların birbirlerine olan bakışaçısını etkiliyordu. Farklı yerde farklı bir şekilde görüşselerdi değişecek duygular, fikirler ve gelecek hayatına kim bilir nasıl yön verirdi...
Kaba gözükmemeye dikkat ederek kaçırdığı gözleriyle süzdü Alexander'ı. Ela gözlerinin yanlarına kadar inen ön perçemleri, sarı saçları diğer yaşıtları için çekici bir etkendi. Fakat nedense onun için çekicilik kavramı pek bir şey ifade etmiyordu. Yine de etkilendiğini kendinden gizleyemezdi. O anlamda etkilenmemişti ama dostcul yaklaşan bir Minoveil olarak, minoveil-dealota arası ilişkilere söz vermiş bir dealotaya karşı gayet olanaklı bir etkilenme altında kalmıştı.