•Imitation Lian•
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

•Imitation Lian•

Kader yolunuzu gözleriniz bağlı, gerçeği göremeden nasıl geçebilirsiniz?
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İllüzyon Olmayan Gerçektir

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
Carol Hunt
Melez
Melez
Carol Hunt


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 22/02/10
Anavatanı : Safkan İngiliz

İllüzyon Olmayan Gerçektir Empty
MesajKonu: İllüzyon Olmayan Gerçektir   İllüzyon Olmayan Gerçektir EmptyPaz Mart 07, 2010 9:39 am

Fırfırlı gömleği sert, emin ve uzun adımlarıyla sallanıyordu sağa sola... Vücuduna oturan dönemin meşhur kıvrımlı şekillerini üzerinde barındıran, açıklı koyulu yeşil cekete sabahın hikmetinden, taşan güneş ışıkları vuruyordu. Bahçedeki ağaçlara konup ciyak ciyak öten kuşlar beynini yıkamışlardı muhtemel: o da minik kuşlar gibi ıslık çalıyordu. Hatta öyle bir haldi ki bir kuş sesi duysa aynen onlar gibi yanıt veriyordu. Armistead zırvalarıyla can çekişen biri görse bu huzurlu manzarayı dudaklarından dökülecek olan bunaltıcı kelimeler hiç tahmin dışında kalmıyordu.
"Ne saçma, bir minoveil yalnızca avcıdır. Gerçek güç ise nefretten doğar. Nasıl böylesi bir ortamda nefretleri harlanabilir ki?"
Tabi yüksek ihtimal böyle sayıklamalarının sebepleri bu civarlarda yalnızca onların yaşadıklarını sandıkların ibaretti. Tabi, tabi; lianlar asla içeriden çığlık, kasvet taşan bir okuldan şüphelenmezlerdi değil mi? Zira onlar akılları hiçbir şeye çalışmayan bir ırkın tohumlarıydı...

Gülümsedi uzun adımlarını sürdürerek. Armistead gibi düşünmek hoş bir histi. Maxweller de normal sayılmazdı gerçi. Böyle psikolojik bir ortamda kim normaldi ki? Tam o anda önünden geçtiği aynada suratını seçti. Geçtiği aynaya bir adım geri giderek döndü ve süzdü kendini.
"Yakıyorum be..." dedi kendine hava vererek. Egoizmden haz etmese dahi gerçekten yakıyordu. Koridoru dönerken dersliğe dikildi gözleri. Basit bir giriş yapmalıydı ilk derste. Ya da ciddi ve disiplinli takılıp ilk günden başına çıkmalarına izin vermemeliydi...

Kapının karşısında durup bir süzdü. İçeride ne kadar bencil, şımarık ya da problemli çocuk olduğunu bilmiyordu. Hepsiyle uğraşacak sabrı var mıydı ?... Muhtemelen işin sonunda hepbirlikte delirip dealotalara lokum ikram edeceklerdi. Ne hoş ve mantıklıcaydı... Belki de sınıfa girmeden delirmeye başlamıştı. Boğazını temizleyip kapı tokmağına elini uzattı.

İçeri ilk adımını atarken toparlanan çocuklara sadece yandan yüzüne çevirmeden bakıyordu. Suratındaki sertlik ve tek kaşı kalkmış dikine bakan renkli gözleri yüzünü sınıfa dönünce buz kesmişti ortalığı... Bu yavaş süzüşün ardından tahtaya dönüp adımı yazmaya başladı. Herbiri usta tarafından yazılmış kadar düzenli ve uyumlu harfler titizliğinin göstergesiydi. Yazdığını tekrar etti seslice.
"Carol Hunt... Sizin illüzyon teknikleri öğretmeniniz. Temizliği ve güzel kadınları severim. Ahh onları kim sevmez ki zaten... Derse girmeden önce birkaç şeyde anlaşalım tamam mı sizi dealota kurutucuları? Siz bana saygı duyduğunuz sürece ben de size saygı duyarım... Bir alışveriş varsayın bunu. Benden ne alırsanız onu ödersiniz. "
Girişin anlaşıldığını düşününceye kadar uzun uzun süzmeye devam etti onları... Sessizlik sürerken bu kadar beklemek yeterli gibiydi.
"Derse dert girip sizi dumur etmek ne büyük kabalık olur değil mi? Öyleyse kendinizi bir cümleyi aşmayarak tanıtın ve illüzyon bilginizi dökün bana."
Sırtını tahtaya dayadı. Ayağını diğer bileğinin tam önüne koyup ellerini karın hizasında birleştirdi. İlk elini kaldırana gözlerini sertçe dikip gülümsedi ve söz verdi ona.


Out: Rpnizi yazarken ilk yazan kişi ilk söz verdiği m oluyor. Siz de yazarken size söz vermişim gibi yazın. Sırayla herkese söz veriyorum yani...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jessica E. Wei Armistead
Minoveil
Minoveil
Jessica E. Wei Armistead


Mesaj Sayısı : 35
Kayıt tarihi : 27/02/10
Anavatanı : Chinese-British

İllüzyon Olmayan Gerçektir Empty
MesajKonu: Geri: İllüzyon Olmayan Gerçektir   İllüzyon Olmayan Gerçektir EmptyPaz Mart 07, 2010 3:57 pm

Jessica ilk derse geç kalmamak için sabah erkenden kalkıp ikiziyle kahvaltı etmişti. Bu çok uzun olmayan kahvaltıdan sonra hemen hemen en çok vaktini alan giyinme işine girişmişti. Dolabının kapaklarını açarak önüne oturmuş ve gözlerini kıyafetlerine dikmişti. Uzun süre inceledikten sonra siyah fırfırlı bir etek ve pembe bir bluz seçip çantasına tıkıştırdı.Okul formasını giydi.Ardından aynanın karşısına dikilerek önce kıyafetlerini inceleyip sonra saçlarını topladı.Geç kalmaktan çekindiği için hızlıca ayakkabılarını giyip,kardeşine gittiğini söyleyip,koşarcasına evden çıktı. Dışarı çıktığında yüzüne çarpan soğuk gözlerini yakmıştı.Gözlerini ovalayıp,yavaşladı.Derin nefes alarak ilerlediği yolda yüzünde donuk bir ifadeyle etrafındakileri süzüyordu.Yollar ona her zamankinden daha boş görünmüştü. Bu konu üzerinde düşünürken okula geldiğini fark etmemişti.Durup kafasını kaldırıp duvarları inceledi.Ardından sinsice sırıtırcasına gülümseyerek içeri girdi. Koridorlardan yavaşça ilerledi ve dersliğin önünde durdu.İlk ders "İllüzyon Teknikleri"ydi. "Eğlenceli geçecek bir ders sanırsam..." diye düşündü.Derin bir nefes alıp dersliğe girdiğinde sınıfın kalabalık olmadığını görmüştü. "Bundan daha fazlasını beklerdim.." diye fısıldadı.Açıkcası bu boşluk onu hayalkırıklığına itiyordu.Ama o ki Jessica güçlü biri olmalıydı.Hemen kendisini toplayıp önlerden bir yere oturdu.Bir süre sonra öğretmen gelmişti.Açıkcası öğretmenin pek derse iten bir görüntüsü yoktu.Aksine soğuk ve kendini beğenmiş bir simgesi vardı.Öğretmen tahtaya yürürken sert bakışlarla öğrencileri inceliyordu.Jessica'da suratında soğuk bir gülümseme ile gözlerini öğretmenden ayırmadan onu inceliyordu. Ardından öğretmen tahtaya adını yazdı.Yazıların görüntüsü çok güzeldi.Jessica'nın yazısı ise tam aksine çok biçimsizdi.

"Carol Hunt... Sizin illüzyon teknikleri öğretmeniniz. Temizliği ve güzel kadınları severim. Ahh onları kim sevmez ki zaten... Derse girmeden önce birkaç şeyde anlaşalım tamam mı sizi dealota kurutucuları? Siz bana saygı duyduğunuz sürece ben de size saygı duyarım... Bir alışveriş varsayın bunu. Benden ne alırsanız onu ödersiniz"


Carol Hunt...İsim üzerinde birkaç saniye düşündükten sonra saçmaladığını fark ederek düşüncelerini diğer sözlerin üzerine yoğunlaştırdı.Karşılıklı ilişkiler her ne kadar iyi olursa olsun bunu belirtmenin diğerleri üzerinde yapıcağı tepkiyi merak etmişti.Fazla düşünmeden kendisini öğretmene odaklamıştı.Öğretmenin sessizliği bozmasıyla Jessica dikkatini öğretmenin söylediklerine çevirdi.

"Öyleyse kendinizi bir cümleyi aşmayarak tanıtın ve illüzyon bilginizi dökün bana."demesinin ardından Jessica hemen söz istedi.Öğretmenin onayı ile ayağa kalkarak önce kendini tanıttı.

"-Adım Jessica Evangeline Wei Armistead efendim.." diyerek gülümsedi.İllüzyon hakkında pek bilgisi olmadığını biliyordu ama yinede denemekten birşey kaybetmem diyerek devam etmeye karar verdi.Ardından kısa bir nefes alıp kısaca bildiklerini söyledi:

"-Kelime olarak, yanılsama, yanılmaca anlamına gelen İllüzyonu daha kapsamlı bir şekilde açıklarsak; gerçek hali beş duyu ile algıladığımız halinden farklı olan veya olmadığı gibi algıladığımız şeylere "İllüzyon" denir.İllüzyonun olabilmesı için öncelikle,farklı da görünse ortada gözlemlenen şeylere ve onu gözlemleyene ithiyaç vardır.
Diğer taraftan,Metafizik görüş ise, aslı neyse öyle görünen,hep aynı neticeye götüren,zamanla değişmeyen,objektif gerçeklere "Hakikat" bunun tam tersine de "İllüzyon" ismini verir.

Spirütüel görüşe göre ise,gözlemleyen ile onun beş duyusuyla gözlemledikleri yani tüm evren bir illüzyon alemini kısaca "İllüzyonu" oluşturur."


diyerek derin bir nefesle sözünü bitirip,yerine oturdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kumiee.blogspot.com
Minami Maxwell
Minoveil
Minoveil
Minami Maxwell


Mesaj Sayısı : 60
Kayıt tarihi : 09/02/10

İllüzyon Olmayan Gerçektir Empty
MesajKonu: Geri: İllüzyon Olmayan Gerçektir   İllüzyon Olmayan Gerçektir EmptyC.tesi Mart 20, 2010 8:40 am

Sınıfa bir bir, koyu muhabbetlerle giren diğer minoveiller sürerken o ilk zamandan beri bekliyor, dik sırtıyla parmaklarında kalemini çeviriyordu. bir kere bile düşürmemişti henüz. Bu düzen takıntılılığı ve ineksel özelliği buna zorluyordu onu. Tek hata olmamalıydı... Önündeki açık kitabının satırlarındaydı gözleri diğer minoveillerin gürültüleriyle kaysa da ortama arada... Büyük edebi yeteneğiyle yazmıştı yazar bu romana. Seviyordu betimlemeleriyle roman karakteri yapmasını onu. Bir aşk, bir nefret böyle güzel anlatılamazdı. Gerçi anlaşılıyordu bu romanı daha önce birkaç kez daha okumasından... Bütünüyle uzak olduğu Lian dünyasının böylesi renkli olması imrendiriyordu onu. Ama gözlerini kelimelerden ayırdığı an koruma görevi aklına geliyor, bütün kızsal düşüncelerden arınıyordu.

Sınıf toparlanmaya başlayınca kitabını da kapattı. İlk kez tanışacağı öğretmenini merak ediyordu. Hayalgücünün yüksek oluşundan olsa gerek aklında bir tipleme kolayca canlandırabilirdi... Gizemli, uzun saçlara sahip vahşi güzelliğiyle dillere destan bir kadın hiç de sırıtmıyordu. Gerçi onun tüm tahmini öğretmenleri dişiydi... Nerden geldiği belirsiz bu hemcins sevdası öyle kolay kolay geçeceğe de benzemiyordu hani...

Kapının açılışıyla hala uğultulu olan sınıf susmaya yeltenmişti en sonunda. Yan bakışlarıyla onları süzen bu adamla tutmayan öğretmen tahminlerine bir yenisi katılmıştı. Kulaklarını dikkatle açıp dinlemeye başladı kendini tanıtışını. Ses tonu, seçtiği kelimeler tuhaftı... Diğer klasik öğretmenlerden farkı olduğu ap açık ortadaydı. O konuşurken süzüşleri sırasında gözüne takılmak, kendini belli etmek için daha da dikleştirdi sırtını. Büyük bir heyecanla bekliyordu kendini tanıtmak için. Tam soru yöneltilmiş, elini kaldıracakken Jessica isimli kız ondan önce davrandı ve soruyu kendini tanıtarak yanıtladı. Şaşkınca ilk yanıtı kaçırışını düşünürken ikinci yanıtı da kaçırmak dank etti kafasına ve elini roket hızıyla kaldırıp onu seçişini bekledi. Eğitmen onu parmağıyla işaret edince ayağa kalktı ve üniformasını düzeltti. Boğazını temizledi ve evet, hazırdı.
"Ben ismi Minami Maxwell olan, asyalı sayılan, asyalı olmasına rağmen sarı saçlı yeşil gözlü olan, genelde sınıfta en iyi puanları alan, almak için de çırpınmaya devam edecek ve en önemlisi de sınıf başkanlığına aday olacak öğrencinizim. " dedi mükemmel kibarlıkta Lian aksanı ile. Bu aksanı kitaplardan kapmıştı. İnsanlar arasında da işe yaramıyor değildi. "Ne kadar benden fazla şey beklense de Bayan Jessica'dan daha iyi bir şey söyleyemem sanırım... Zaten hangi kelimeleri kullanırsam kullanayım aynı kapıya açılacak yollarımız. İllüzyon gözün aldanmasıdır. Görülen nesne veya uyarıları yanlış algılar göz. Bir nevi olan şey kayar, olmayan şeyle yer değiştirir. Lianlar arasında sanat dahi sayılan bu şey bizim büyülerimize yansır ve büyülerimizde genellikle destek rolü oynar. Beyine armağan edilmiş illüzyon bilmeceleri yalnızca beyinin kendi iradesiyle çözülebilir. Sabır, dikkat ile konsantre gerektirir. Sabırla sonuna kadar gidildiği takdirde kurban yalan yemini yutacaktır... " diye sonlandırdı bitiriş cümlesiyle... Ne basit bir tanıtımdı ama... Aklı neredeydi Minami'nin... Kafasını hafifçe mahçup gibi yana eğdi. "Afedersiniz. Daha iyi olabilirdi ama..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carol Hunt
Melez
Melez
Carol Hunt


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 22/02/10
Anavatanı : Safkan İngiliz

İllüzyon Olmayan Gerçektir Empty
MesajKonu: Geri: İllüzyon Olmayan Gerçektir   İllüzyon Olmayan Gerçektir EmptyPtsi Mart 29, 2010 3:45 pm

İri parlak gözleriyle ayağa kalkan kızın adını söylemesiyle yutkundu ve sağ kaşını kaldırıp kıza dikkatle baktı. Bu ismi ezberlemesi zor olacaktı. Uzun isimler insanı asil gösterirdi elbet fakat Carol'e bunu ezberlemesi düşünülünce zor gelmişti. Bu farklı veya Carol'un kişisel tembelliği değildi. İsim uzundu işte... Yine de isimde bir ahenk vardı. Birlikte söylendiği zaman asaleti görülüyordu zaten. Bir yanı olgunca ismi överken diğer yanı sızlandı ufak çocuk gibi "Asalete ne lüzum... Ell diye de isim koyulabilirdi... isim koyulurken bu çocuğun ileride ismini ezberlemesi gerektiği bir öğretmeni olacağını düşünmez mi ebeveynler?!" diye... İki yanını da içindeki tartışması sürerken onları susturmak için gözlerini sıkıca açıp kapadı. Evet susmuşlardı. Artık sadece öğrencisi Jessica ve sessiz sınıf vardı. Diğerlerinin sebebini çözemeyeceği bir şekilde rahatladığı belli etmek ister gibi geniş bir gülümseme yayıldı gözüne. Kimseye çaktırmamaya dikkat ederek elini masasının önüne atarak buzdolabından bir şey aşırır gibi eline kızın ismini yazmaya başladı. İşi sağlama almaktan iyisi olamazdı. Onu gören ön sıralardaki bir grup minoveil kendi aralarında kıkırdıyorlardı şimdi de. Kaçan, birbirine zıt yönlere bakan ayaklarını yerden kaldırmadan ilerledi onlara. Parmağını hem kimseye bir şey olduğunu göstermemeye çabalayarak sus işaretini yapmaya çalışıyor, diğer yandan da Wei'yi dinliyordu. En sonunda sırasına gidip üstünde -ona göre- zırvalarla doldurulmuş kağıtlardan birini alıp katlamaya başladı. Amacı kağıttan uçak yapmaktı. Hızla yaptığı yamuk yumuk uçağı elinde bekletmeden fırlattı. Uçak kamikaze gibi ucuyla onu ilk gören ve kıkırdamayı ilk başlatan kişinin kafasına çakılırken kıkırdamalar artmış; buna rağmen Carol bir elini arkasına, diğer elini ağzına götürüp boğazını temizlemişti hiçbir şey olmamış gibi. Ve ne mükemmel zamanlamaydı ki Wei konuşmasını bitirmişti. Ansiklopedik bilgi gibi saydığı bilgi yeterinden fazlaydı. Adaleti yerine getirmek için bunu not almalıydı belki de...
"Gayet güzel Bayan Armistead. İleride sırf egom sebebiyle bir ansiklopedi yazmayı düşünürsem sizi de çağırırım."
Beğenisini gösterişinden sonraki eklemesinin sınıfta dalga geçilme etkisi yaratması üzerine kıkırtı uğultuları kulağına gelirken ne olduğuna bakmadan bir kağıt alıp dizinin üzerinde katlamaya başladı.
"Bu gerçekten beğendiğim manasına geliyor." dedi kıza sevimli bir şekilde cevap veriyor iken diğer elindeki uçağı kıkırdayanlara atarak.

Kamikaze uçakları havada süzülürken bu kadar da gırgır geçiremezdi dersi. Kızdan suratını çevirince hızla eski otoriter "Konuşanı Fırına Atarım" Carol haline döndü. Sert sert bakarken sıra elini gözüne sokmak istercesine istekli kaldırmış kıza söz verdi. Bir insan derste söz almak için bu kadar istekli el kaldırır mıydı? Kaldırıyordu işte... Masanın ucuna dirseğini koyup Baş parmağını çenesinin bir kısmına işaret parmağını diğer kısmına koymak üzre düşünüyormuş gibi durup ciddi ciddi kızı dinlemeye başladı. Bir Maxwelldi. Sadece çok yakınındakilerin duyabileceği bir ses tonuyla kendi kendine fısıldadı.
"Üstü kapalı övülme gibi görülen bir rekabet mi yani? vuhuuv..." derken kızın kendini tanıtışının bile böylesi uzun oluşunu görmüş, illüzyon hakkında bildiklerini söylerken Wei'nin bile bu kadar ayrıntılı tanıtım yapmışken Minami'nin nasıl yapacağını kestirmeye çalışmıştı. Neyseki düşündüğü kadar uzun sürmedi konuşması onu şaşırtarak. Minami başını eğip sanki rezil bir sunum yapmış gibi özür dilerken o çoktan kamikazesini hazırlamıştı.
"Mini, mini, Minimi..." dedi iç çeker gibi. Arkasındaki uçağı bale yapar gibi parmak ucunda adımlarla ileri ilerledi ve Minamiye doğru fırlattı. O daha kafasını kaldırmadığı için uçağın geldiğini görememiş ve savuşturamamıştı. Tam kafasına ucu vurmuşken o yine sağ kaşını kaldırıp tüm konuşma boyunca yaptığı uçakları Minamiye savurmaya devam etti.
"Sınıfın cici ineği. Sınıfın bal ineği. Sınıfın can ineği, kan ineği! Egoist ineğim benim!" Kızı bombardıman altından bırakmıştı ki şans ondan yana gülüp uçakları bitti. Bu tipli çalışkan insanları seviyordu, bu sebepleydi böylesi neşeyle takılması ona. Tuhaf ve insana sıcaklık veren gülümsemesiyle hala Minami'ye bakarken konuşmasını sürdürdü. "Tanıtımın Jessica gibi gayet yerinde ve güzel. Fakat... Fakat ne bu resmiyetle karışık en önde olma isteği ve küçük dağları ben yaratmadım ama yaratmak istiyorum, yapacağım, hele ki yapmayayım, başarırım, çalışırım, ha gayret edası? Yine de..." diye duraksadı bir süre. süzdü baştan aşağı kızı. "Bu hoş..." dedi sıcak bir tavırla. Uzunca gülümsedikten sonra eski ciddi haline döndü. Sürekli tavır, ruh hali değiştiriyordu. Öğrencilerinin buna kolay alışıp alışamayacaklarını bilemiyordu. Fakat derslerin eğlenceli geçmesi için gerekirse timsah yürüyüşüyle illüzyonu öğretecekti. çünkü ders istekli yapılıyor ise en iyi şekilde öğrenilirdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophelia M. Rin Armistead
Minoveil
Minoveil
Ophelia M. Rin Armistead


Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 22/02/10
Yaş : 31
Anavatanı : Japanese-British

İllüzyon Olmayan Gerçektir Empty
MesajKonu: Geri: İllüzyon Olmayan Gerçektir   İllüzyon Olmayan Gerçektir EmptyPtsi Mart 29, 2010 7:02 pm

Ophelia sabah biraz geç kalkmıştı ama Jessica ile olan kahvaltısına yetişebilmişti. O daha yemek yerken Jessica çoktan hazırlanıp gittiğini söylemişti. "Ne sıkıcı bir gün ama" diye söylenerek yavaşça masadan kalkıp hazırlanmak için odasına gitti. Tam olarak ne yapması gerektiğini bir an unuttu. Jessica onu beklemeden gitmişti ve bu olağan bir şeydi ama tek başına okula gitme düşüncesi onun moralini bozmaya yetiyordu.

Bu olumsuz düşüncelerden kurtulmak için kafasını iki yana hızla salladı ama biraz bekledikten sonra işe yaramadığını farketti. Aynaya baktı ve omuzlarını aşağı düşürüp pes etti. Üzerini giyip önceden hazırladığını çantasını eline alarak hızla oradan ayrıldı.

Sınıfa biraz geç girmişti. Neredeyse herkes sınıftaydı. Aslında heyecanlı olması gerekiyordu ama o gün kendini garip bir şekilde , bedeninden negatif enerjilerin , beyninden negatif düşüncelerin geçtiği taşan kan dolu bir kova gibi hissediyordu. "Kan dolu ? Ha" diye mırıldanarak bir sıraya geçip sertçe oturdu ve çantasını sıranın üzerine bıraktı. Oturuşundan daha fazla ses çıkartmıştı. Ama birilerinin onu farkedip farketmediğini düşünemeyecek kadar kötü hissediyordu kendini. Normal de böyle olmazdı ama ....

Düşüncesi o an da yarı da kalmıştı. Öğretmen gibi görünen,öğretmen gibi görünmeye çalışan ama öğretmen olmayan tipinde biri sınıfa girip kendini tanıtmaya başlamıştı. Tahta ya o yazarken "Sağır mıyız yani ?" diye mırıldandı ve o konuşmaya başladığında yüzünden o garip sıkıntılı ifade gitti. "Garip" diye düşündü.

İlk sözü Jessica almıştı. Ona gözlerini kısarak baktı. Bağlamadığı saçlarından yüzüne dökülen tutamları geri attı ve Jessica sözünü bitirdiğinde etrafına iyice bakındı. Kendi söz hakkı almaya kalktığında birinin sözünü kesmesini istemiyordu. Bu gerçekten hiç iyi olmazdı.

Ardından garip sarışın bir kızın kendini tanıtmasını dinledi. Aslında sadece dinlemek için dinliyordu. Öğretmen onu kaldırıp biraz önce sarışın kızın ne anlattığını sorsa büyük ihtimalle sadece "ıh ... şey... aslında...hmmm şöyle" vb gibi sözler sarfederdi ki bu tamamen sıkıcıydı.

Öğretmenin hareketleri onu acayip bir şekilde gaza getiriyordu. Bedeninde dolaşan o negatiflikten yavaş yavaş kurtulmaya başlamıştı. Ve elini hızla havaya kaldırıp geri indirdi.

"Adım Ophelia Maribell Rin Armistead" ayağa kalkmadan konuşmaya başlamıştı.
"İllüzyon bir sanattır ya.Bütün sanat dallarıyla mükemmel derece de ilişkisi vardır. İllüzyonun amacı , düşünce ve hayal sınırlarını zorlamaktır. Hatta onları aşmaktır. Fakat İllüzyon bir hayal değildir. Sadece olanın aslından farklı gözükmesi demektir. İllüzyon un ne olduğunu değil nasıl olduğunu idrak edebilirsek hakikati görebiliriz." dedikten sonra ellerini birbirine kenetleyip yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Ve öğretmenden bakışlarını çevirerek kenetlediği ellerine baktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://visualangoyzm.blogspot.com
Minami Maxwell
Minoveil
Minoveil
Minami Maxwell


Mesaj Sayısı : 60
Kayıt tarihi : 09/02/10

İllüzyon Olmayan Gerçektir Empty
MesajKonu: Geri: İllüzyon Olmayan Gerçektir   İllüzyon Olmayan Gerçektir EmptyPaz Nis. 04, 2010 10:36 am

"Mini, mini, minimi..."
Böyle bir girişte eğitmenin ona uzun bir nutuk çekeceğini düşünmüştü. Fakat hiç ama hiç tahmin ettiği gibi olmamıştı. Kafasına uçaklar zorunlu inişlerini yaparken şok olmuştu aslında. İlk defa böyle bir derse giriyor, ilk defa böyle manyak bir eğitmenle karşılaşıyordu. Kollarıyla siper etti yüzünü. Uçaklar bittiği zaman bile tereddütle indirdi kolunu. Elini kaplumbağa yavaşlığında indirdi yüzünden. Yutkundu... Bu hareketler bir profesöre kesinlike yakışmayacak hareketlerdi...
Yine de...
Yine de girdiği en eğlenceli, en derse teşvik edici profesörün dersi olduğuna emindi. Kendinin zıttı olarak o ne yapacağı belli olmayan biriydi ve bütünüyle sempatikti...

Ona verdiği ufak iltifat armağanıyla yerine oturdu Minami. Sıradaki kişinin cevabını merak ediyordu. Şimdiki kişi ise en az onun kadar istekli bir kızdı. -ve yine armistead idi... Sözlerini sessizce dinleyip hoşuna giden bölümlerini de not aldı. Öğretmenin gözüne girmek istemiyordu. Sadece alışkanlık olmuştu bu... Hayır bütünüyle ineklikti. İyi kalpli bir inekti Minami. Diğer arkadaşlarının derse katılması için de iyi bir profesördü Carol. Kız da oturuncu kısa süreli bir sessizlik oldu sınıfta. Tam yanında oturan kişi elini söz almak için kaldıracakken yeniden elini evi yanıyormuşçasına hızla kaldırıp öğretmen ona evet anlamında kafasını sallayınca lafa daldı. Dersle pek ilgisi olmayan bir soruydu bu.
"Ya siz profesör? En büyük illüzyon utancınız neydi?" dedi kaşlarını çatarak yaramaz bir ifadeyle. Madem o oyunlu öğrenimi seviyordu öyleyse dersi biraz geyiğe sarmak hiç kötü olmazdı. Tabi Minami asla tek başına öğretmeni heveslendiremezdi... Sınıf arkadaşlarına dönüp bağırarak destek çıkmalarını istedi. "Hepimiz Profesör Carol'un en büyük utancını öğrenip ondan ders çıkarmak ve onun düştüğü rezilliği düşmemek için çalışmak istiyoruz değil mi? Ne de olsa o bizim yol göstericimiz..." Yeniden profesöre çevirirken başını daha kararlı bakıyordu. İnekler her zaman gözlüklü, söz dinleyen, sadece ders çalışan insanlar değillerdi değil mi?

Aslında sormak istediği ilk soru en sevdiği illüzyon tekniği ve nedeniydi. Fakat bu sorunun daha eğlenceli olacağı kesindi. Tabi işin sonunda kimseden destek çıkmayıp azar işiterek yerine oturmak da vardı. İlk defa böylesi bir tehlikeyi göze alıyordu. Almaya değer miydi peki? Elbette! Fırlama bir öğretmen nelere kadirdi işte... Kural yanlısı bir ineği bile yaramazlığa itiyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Emilian Armistead
Minoveil
Minoveil
Emilian Armistead


Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 27/01/10
Anavatanı : İtalyan

İllüzyon Olmayan Gerçektir Empty
MesajKonu: Geri: İllüzyon Olmayan Gerçektir   İllüzyon Olmayan Gerçektir EmptyPaz Nis. 04, 2010 12:13 pm

"Yeeeğğğğp!!! Baskın vaaağğğğr!! Ellleeeğğrrr havayaaaaa!!!" diye böğürerek içeri daldı. Ellerini tabanca yapmış yuvarlanarak kapıyı zorla ittirip açarak içeri girmişti. Tüm dikkatleri üzerine mi toplamaktı amacı? Muhtemelen... Kendine huy edindiği geç kalma işini nadir bir şekilde bugün gerçekleştirmemişti. Haklıydı gürültü çıkarmaya elbette... Gözlerini açınca karşısında sessizce ders işleyenleri, siyah saçlı bir asyalıyı ve tip tip bakan profesörü görünce tüyleri diken diken oldu.
Yine geç kalmıştı.
"Uhmm... aaa... Ben... Diyordum ki..." diye lafı ağzında gevelemeye başladı. En sonunda hızla ayağa fırlayıp yerine oturdu. Hala gözler ona çevriliydi. Dikkat çekmekten hoşlanıyordu büyük bir şekilde fakat bu bakışlar hiç hoşuna gitmemişti. Kaşlarını çatıp bağırarak yine ayağa kalktı.
"Hiç yokmuşum gibi davranın! Felsefe nedir bilmez misiniz siz? Varim ama yokum ben. Aman neyse işte..." diyip daha fazla saçmalamamak adına yerine yeniden oturdu. Siyah saçlı kızın söylediği üzre bu herif klişelerden faydalanıp illüzyon hakkıdna bildikelrini sormuşta onlara. Hiç parmak kaldıracak hali yoktu. Ta ki yerlerde uçakları görene kadar... Savaşı mı basmıştı sahiden?

Bıkkınca elini çenesine koyup uykulu gözlerle sınıfı süzdü. Sıkıcı geliyordu ders ile ilgili ona. Belki böyle gelmese görevlerde az buz başarılı olurdu ama dersler ilgi alanına girmiyordu işte. Hobi edinmemişti dersleri. Yeniden uçaklara baktı. O uçaklardan bir tane de öğretmenin masasında vardı. Uçak ihracatını yapan kişi profesör olamazdı değil mi. Ya da şöyle denmeliydi: Tahtada birinci sınıf çaylaklara ders verir gibi adını yazmış Bay Carol uzaylı mıydı? Uzaylıysa hangi gezegenin kuyruklu yıldızıydı? Üçüncü gözünü saçlarının altına mı saklamıştı? Yeşil derisi saklama şekli de pudra sürmek olmalıydı... Zaten adamın bakışlarından belliydi insan olmadığı... Gerçi bir lian nasıl minoveil avcı okulunda bulunabilirdi ki?

Sarışın, daha önceki derslerden gördüğü üzre inek sürüsünün çobanı Minami ayağa kalkınca sıkıcı bir soruyla daha da bunaltılacağını düşünüyordu ki sorduğu soruyla hızla sırtı dikleşti. Pis pis sırıtarak ellerini bir sinek gibi birbirine sürttü.
"Yürü be çoban, göster şu uzaylıya avcı okulunu istila etmenin karşılığını." dedi kıkırdayıp aynı zamanda sinsi sinsi gözlerini kısarak. Ardından daha sesli bir şekilde Minamiye arka çıktığını gösterdi.
"Sevgili inek çobanımız haklı... Ne de olsa düşe düşe öğrenilir yürümek... Birisinin acısı diğerimizin bakarsan bağ olur bakmassan dağ oluru..." ortaya çorba çıkardığının farkında olsa da o çaktırmadığı sürece kimse çakmamış rolü yapabilirdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İllüzyon Olmayan Gerçektir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
•Imitation Lian• :: Şehir :: Minoveil Avcı Okulu :: Derslikler-
Buraya geçin: